Eserin kıyafetname bölümünde, uzun veya kısa boylu, geniş veya dar çehreli, çekik veya düz kaşlı, ela veya gök gözlü gibi değişik tipteki insanların huy ve karakterleriyle tipleri arasında bağ kurar. Avrupa üniversitelerinde, Marifetname eseri, bu konusuyla da kabul görmüştür.  İlm-i sima diye debilinen  bu konuyla ilgili başka eserler de vardır. Bakara suresinin 273. ayetinde, “Sen onları yüzlerinden tanırsın” ifadesi de, insanların  yüz ifadelerinin iman ve takva hallerini ele verdiğini anlatmaktadır.  Yine ayet-i kerimelerde, yanlarında  Allah`ın ismi tek olarak zikredildiğinde öfkeden suratları değişen, Müslümanları düşününce öfkelerinden parmak uçlarını ısıracak kadar kuduran inkarcılardan bahsedilir.

Bugün televizyon, her konuşanın yüz ifadesini ortaya sermektedir. İslama ve Müslümanlara aşırı kinli olan asker, yargıç ve bir kısım siyasetçilerin   İslam ve Müslümanlarla ilgili bir meselede  aşağı doğru kıvrılan ağızları, gerginleşen yüzleri, çatılan kaşları ve öfkeli donuk bakışlarını görmeyen yoktur. Sadece ağız, yüz ve gözleriyle bu kadar nefret arzeden tiplerin  eline başka imkanlar da geçince halleri tiplerini ispatlar.  Kolluğun başındalarsa, öldürmekle kalmazlar, Şehid Hz. Hamza`ya yaptıkları gibi göğsünü yarıp ciğerini bile dişlerler. Adına operasyon deyip, ev basıp yargısız infazla katlederler ve sonra da “silahlarımızın pasını giderdik” derler. Başlarına örülesi tuzaklarla kin kusarlar.  Eğer yargıyı ellerine geçirirlerse, “on yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan” marşı eşliğinde on bir yıllık davayı on dakikada çözerler ve içinde Allah`ın adı geçen dosyalara,  gözleri kapalı kadın edasıyla,  150 yıllık mükafat(!) bahşederler.  Eğer siyasete çöreklenirlerse, bu sefer de yalancı, iki yüzlü, hileci kılığa bürünürler ve gecegündüz kanun çıkarırlar. Şapka kanunu, Kılık kıyafet yönetmeliği, İrticayla mücadele, Kuran için yaş sınırı, vs.

Evet, öldükleri zaman, imam, “Nasıl bilirdiniz” diye sorduğunda meleklerin de söyleyeceği gibi, “ biz bunları böyle bilirdik ve bizi hiç yanıltmadılar” diyeceğiz.  “Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resûlü`nün bize vâdettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler”(Ahzab 22)

Çünkü Rabbimiz bize bunu haber vermiştir.  “O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzündebozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.” (2/Bakara 205) “Biz bunları Elazığ`da, Malatya`da, Ankara`da, Konya`da ve diğer tüm illerde böylebilirdik ve bizi hiç yanıltmadılar imam efendi” diyeceğiz. “Orduda, yargıda, siyasette, ticarette, yakında ve uzakta ayetin anlattığı gibi bilirdik ve bildiğimiz gibi de çıktılar” diyeceğiz.  Yeri gelmişken İbrahim Hakkı Hazretlerinin şu latifesini de hatırlatalım.

İbrahim Hakkı Hazretleri, eserinde, saçının ön kısmındatoplu beyazlık olup(saçı sakar) aynı zamanda gözü de açık renkli olan  kimsenin cimri olacağını yazar. Eserini yazıp dağıttıktan birkaç yıl sonra yolu bir köye düşer. Rastgele bir eve misafir olur. Ancak misafir olduğu evin sahibi, aynı kitabında yazdığı özelliktedir. Yazdığını test etmenin heyecanıyla ev sahibinin nasıl cimrilik yapacağını beklemeye başlar. Ev sahibi hürmet ve tazimle beraber, hemen hazretin atına arpa verir, bakım yapar. Bol yemekli bir sofra hazırlar ve buyur eder. Hazret, içinden bir eyvah çekerek, “Kitabımda yanlış yazmışım, bu hatamın  vebalini nasıl taşırım” diye üzüntüsünden hayıflanır. Sabah olur, ev sahibi Hazreti  uğurlarken elinde bir liste vardır ve: “Efendi, atına verdiğim arpa ve bakım şu kadar, size hazırlattığım sofra şu kadar, bir gecelik han bedeli de şukadar akçe ediyor” deyip ücretini ister.

İbrahim Hakkı Hazretleri, adama çok çok teşekkür eder, istediği ücretten daha fazlasını öder ve şükürle uzaklaşır. Evet bugün bu müfsitleri, bize simalarıyla, yapacaklarıyla tanıttığı için Rabbimize şükrediyoruz ”Allah ve Rasulü doğru söylemiş” deyip iman tazeliyoruz. İmtihan, sabır, mağfiret ve zafer devşiriyoruz. Ancak, “İmam efendi, onların sinir bozucu bulduğu ölümütattıkları zaman,  telkininde şunu da söyle;  Rabbimizinbize bildirdiği ve sizin sinirlerinizi altüst edecek başka şeyler de var, mesela; “Siz mutlak yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz, o ise ne fena döşektir” (Al-i İmran 12) gibi. “Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır” (Saf 8) gibi.

Ya da “Haberiniz olsun, muhakkak ki galip gelecek olan Allah taraftarlarıdır” (Maide 56) gibi.

Hem hükmünüzün de son ve kesin bir hüküm olduğunu zannedip boşuna kalem kırmayın. Çünkü “Allah hak ile hükmeder. Oysa O`nu bırakıp tapmakta oldukları ise, hiç bir şeye hükmedemezler. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir” (Mümin 20)