Herkesin beklentisi durduğu yere göre, kanaatine göre, yüklendiği bilgi ve birikime göre..

ABD ve batı hegemonyasının Türkiye devletinden beklentileri, uysal koyun mezhebinden hiç çıkmaması. Kendilerine kayıtsız şartsız inanması ve tereddütsüz itaatkar olması. Kemalizmin uygarlığından(!) taviz vermemesi. Seküler yaşamı daha fazla örgütlü hale getirmesi ve tek mutlak doğru olarak sunması. Uluslararası sistemin aşırı dediğine aşırı, makul dediğine makul demesi. Kavramsallaştırdığı, meşrulaştırdığı ne varsa hepsini tartışmasız onaylayıp kullanması.   

Kur’an-ı Kerim, Semud kavminin ileri gelenlerinin şu sözünü aktarır: “Ey Salih! Sen bundan önce aramızda hakkında ümit beslenen biri idin.” (Hud 62) Yani “senden akıllı uslu bir şekilde putlara sahip çıkmanı bekliyorduk senin böyle atalarımızın rejimini reddetmen bizi hayal kırıklığına uğrattı.” Benzer ifadeler Şuayb Aleyhisselam için de söylenmiştir.

Beklentiler ve hayal kırıklığı tabi ki çift yönlü.

Bir keresinde Resulullah (sav): “Sizin hanginizin hayırlı, hanginizin şerli olduğunu size bildireyim mi?" dedi ve bu sözünü üç kere tekrarladıktan sonra şöyle buyurdu: "Hayırlınız, kendisinden hayır beklenilen ve kötülüğünden emin olunandır; şerliniz ise kendisinden hayır beklenmeyen ve kötülüğünden de emin olunmayandır." (Tirmizî)

Müslüman zihni yoran en önemli düğümlerdendir hayal kırıklığı.

Gazze bir ylılı aşkın süredir bunu söylüyor: “Arap ve İslam alemi bizi yalnız bıraktı.”

Elbette ki Mısır’ın, Ürdün’ün, Suud’un, BAE’nin bir şey yapacağını ummuyorlardı. Ancak halklardan daha sonuç alıcı tepkiler bekliyorlardı. Soykırımı durduracak bir şeyler bekliyorlardı. Çok cılız ve yetersiz tepkiler dışında ciddi bir öfke büyümedi, yürümedi, zalimin elini kırmadı.

Kendisinden hayır beklenmeyen yığınların kendilerini başka iyiliklerle avutmasının Allah katındaki karşılığı da sadece ahirette değil dünyada da netleşecektir.

Bir de yanlış beklentiler var.

Mesela taştan ideolojilere ve onların imajına, simgesine, siluetine, heykeline tapan zamane müşriklerinden normal bir davranış beklemek gibi. Ya da Kürd’ün dininden soyutlandığı zaman özgür olacağını dikte eden sosyalist zorbalıktan, aileye, namusa, iffete saygı duymalarını beklemek gibi.

Her fırsatta İslamın şiarlarıyla alay eden kimselerin hiçbir işinden hayır beklenmez. Sanatları Allah düşmanlığı içindir.

Siyasetleri şeriat düşmanlığı içindir.

Akademileri Hadis ve Fıkıh düşmanlığı içindir.

Edebiyatları Kur’an düşmanlığı içindir.

Felsefeleri Hakka iman ve ibadet düşmanlığı içindir.

Tarihleri yalan ve çarpıtma içindir.

Onlar vazife başına gelse yapacakları tek şey, hizmet değil kendilerine taraftar üretmektir.

Halkın ihtiyacına değil bir halta yaramayan kimselere ifsad desteği sunmaktır.

Şirkten beslenmiş, şirk satmış, şirkle şöhret bulmuş, şirk tavsiye etmiş birinden siz Tevhid adına nasıl bir nur, nasıl bir fazilet, nasıl bir insanlık, nasıl bir dürüstlük umabilirsiniz ki?

Evet sonradan iman eden Mekke müşrikleri istisna mıydı diyeceksiniz?

Bakın Mekke’nin öncü müşrik kadrosundan yüzden fazlası Bedir’de ve sonrasında öldüler. Diğerleri de her gün ayet ayet inen vahiy karşısında ve bizzat Peygamber(sav)’e verilen mucizeler karşısında eriye eriye teslim oldular. Fakat bugünkü müşriklerin içindeki azgın yahudi bağımlılığı, azgın münafıklık illeti, azgın putperestlik öyle kronik bir bela ki tedavisi yok.

Bir de yüz senedir beyinlerine laisizm, ırkçılık, dini küçümseme gibi mikroplar enjekte edilen nesillerden ortalama bir muhakeme beklemek, sağlıklı bir tahlil, vasat bir ölçü tartı yetisi beklemek de beyhudedir.

Bütün müktesebatıyla Osmanlı’dan nefret ettirilen çocuklardan Osmanlı alfabesinin güzelliğine dair bir değerlendirme bekliyorsanız bunun için çok özel bir çaba harcamalısınız yoksa romantizm yapmış olursunuz.

Ne demiş yine biri; “ailenin ve evliliğin teşvik edildiğini görünce şok oldum”. Sizin gibiler bundan dolayı şok olmasaydı bizim şok olmamız lazımdı. Cinsi sapkınlara her fırsatta desteklerini açıklayanlar “aile önemlidir” deselerdi bu hakikaten şok edici olurdu.

O yüzden beklenti ayarlarını sık sık güncellemek gerekiyor. Yoksa düzgün çalışmıyor, sonra ikide bir hayal kırıklığı yaşayan oluyor.