Kur’an’ı Kerim’de inkarcı toplumların, Peygamberlere inanmak için onlardan nasıl mucizeler istediklerini sonra bunlara şahit olduklarında ise nasıl kıvırdıklarını pek çok ayeti kerimede farklı misallerle okuruz.
Tabi bu tutumun sadece geçmişte veya kâfirlere has olmadığı, varlıklar ve olayların ilahi irade ile alakasını yorumlamada her dönemin müslümanlarında bile teslimiyetlerinin azlığı nispetinde kendini belli ettiği acı bir gerçektir.
Yedi aydır adeta elimizdeki 6 bin küsur ayetli Kur’an gibi kelime kelime cümle cümle mucize yağıyor.
Her gün ay yeniden yarılıyor. Nişanlı melekler gece gündüz iniyor. Ateş İbrâhim’lere karşı serin ve selamet oluyor.
Her saat Kızıldeniz yeniden yarılıyor.
Her dakika bir Yakub’un gözü açılıyor.
Her sabah bir Hut, sinesinden sahile Yunus indiriyor.
Her saniye bir Davut sapanı, Calut avlıyor.
Ama maalesef elinde Allah’ın kitabı olduğu halde bir türlü “yukinun” kıvamında tasdik edemeyen kimi müslüman zihin dahi idrak sorunu yaşıyor.
Üç oğlu ve üç torununun füzelerle paramparça vurulduğu kendisine haber verilen bir Filistinli mümin liderin o an üzerine indirilen sekinetle o vakur halini, o meleki metanetini o muazzam teslimiyetini gören kimsenin imanının artmaması mümkün mü?
Vallahi dağların üzerine indirildiğinde onları paramparça edecek ağır emanet budur.
Halilullah’a ateşe atılırken “Allah bana yeter, yalnız O’na tevekkül ettim, O yüce arşın Rabbidir” dedirten budur.
Yine “oğlum rüyamda seni boğazladığımı görüyorum ne diyorsun” dediğinde, oğlu İsmail’e; “Babacığım, sana emredileni yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedirten budur.
İnanın İsmail Heniye’nin o tavrı gösterdiği tarih olan 10 Nisan, 7 Ekim’in önüne geçmiştir.
Bu öyle bir sıradan bir hadise değildir. Bu duruş sadece Filistin veya İslam aleminin değil tüm cihanın bugün ve yarınında tüm sosyal fay hatlarını kıracak güçtedir.
“Ya Rab biliyoruz, sen Filistin’in mücahitlerine yardım ediyorsun da bunun için bize bir işaret göster” diyen nefsi emmareler, göklerin yarıldığını ve ordusuyla beraber Cebrail aleyhisselamın Gazze’deki tünellere girdiklerini görseler “bunun uzaydaki fotonların atmosfer tabakasından geçerken hidro karbon direncine karşı kırılması..” diye devam eden cümleler kurarlar. Tıpkı merkava tanklarının Yasin 105 roketleriyle imha edilmesini izah ederken gösterdikleri bilimsel performansları gibi. Kıymetsizlerin ne dediğinin bir önemi yok.
Şu saatten sonra hâlâ Hamas’a terör örgütü diyenlerle dünün Mekke’sinde Hz. Muhammed’e(sav); sihirbaz, kahin ya da mecnun diyen Velid b. Muğire, Ebu Cehil ve diğer azılı müşrikler arasında hiç bir fark yoktur.
Bu savaş kalplerde kazanılmıştı. Şimdi liderlik sahasında da kazanıldı.
Allah cc hepimize iman hediye eden, Filistin’in yiğit erlerinden ve aziz önderlerinden raz olsun. Bu ikramlarını yakın fetih ile taçlandırsın. Amin.