Hz. Süleyman’a çok yalvarıp da hayvanların dilini öğrenen kişinin hikâyesini bilirsiniz. Sürekli aç kaldığından dert yanan köpeğe, horoz şöyle der: “Merak etme yarın sahibimizin ineği ölecek, sana yiyecek çok şey çıkar.” Bunu duyan adam, hayvanların dilini öğrendiğine çok sevinir hemen ineği satar. Köpek yine dert yanınca, horoz: “merak etme, yarın at ölecek, doyarsın” der. Adam hemen atı da satar. Horoz, “bu işte bir tuhaflık var, ama üzülme yarın sahibimiz ölecek, yemek filan verirler, doyarsın” der.

Sürekli birilerinin telefonlarını, mesajlarını korsan bir şekilde dinleyip her şeyi illa da bilmek için can atanların canını sıkan metafordur bu.

Sanırım darbeden bir yıl sonraydı. Almanya’da bir arkadaşın evinde oturuyorduk. 15 Temmuz’dan laf açıldı. Ev sahibi dedi ki: komşumla darbeden beş altı ay önce konuşurken memlekete ne zaman gideceğimi sordu. Ben de Temmuz’un ortalarında dedim. Fetöcü komşum; “bence o tarihlerde gitme, çünkü o günlerde darbe olacak” dedi. Ben şaşırınca, o da “valla öyle bir dedikodu var” diye geçiştirdi.

Bu anekdot, darbeden birkaç ay sonra Merhum Mehmet Yavuz ile şu diyaloğumuzu hatırlattı. 

Güle güle, rahmetle.