Bu nasıl bir gaflettir diyorsunuz, duymuyorlar.

Bu nasıl bir yozlaşmadır diyorsunuz, tınlamıyorlar.

Bu nasıl bir satıştır diyorsunuz, takmıyorlar.

Bu nasıl bir çürümedir diyorsunuz, dönüp bakmıyorlar.

Ekonominin, her alanda ve her zamankinden fazla tasarrufu, eşit ve hakkaniyetli paylaşımı gerektirdiği bir zamanda, halkın parasıyla rezil şahısların, toplumun ahlakını “eğlence” kılıfıyla bozmaya devam ettiği festivaller ve konserler tam gaz gidiyor.

Ve maalesef son yıllarda giderek artan dozda herhangi bir ölçü ve sınır tanımadan, kutsal filan gözetmeden, memleketin izzeti nefsini, şühedasını, ulemasını, sulehasını, evliyasını umursamadan yapılıyor.

Ezanlara, salalara aldırmadan organize ediliyor.

Başkasının işlediği günahlara alet olmanın vebalini hafife alarak, fuhşiyatın, terbiyesizliğin, fıskın fücurun ve serkeşliğin yayılmasına sebep olmanın vahametini hiçe sayarak.

Çanakkale’den Sarıkamış’a, sırf Allah’ın adını yüceltmek için toprağa düşmüş yüzbinlerce şehidin kemiklerini sızlatarak..

Buraların İslam yurdu olması için gecelerini gündüze katarak medreselerde, dergahlarda, tekkelerde, camilerde mescidlerde asırlar boyu cehd ile, say ile koşturan, çile çeken, serden, yardan, sıladan geçen nicelerinin emeğini heba ederek..

Üstelik bir kısmı sözde muhafazakar partilerin himayesinde..

Üstelik depremde on binlerce vatandaşın can vermesi üzerinden henüz daha altı ay bile geçmemişken.

Üstelik her zamanki gibi yine seçimlerin sonucunu Anadolu’nun dindar kesimi belirlemişken.

Üstelik başta kalp krizi olmak üzere genç yaşlarda ani ölümlerde çok büyük artışlar olurken.

Üstelik her gün ya selde, ya kazada, patlamada, yangında vs diğer acı hadiselerde nice insan yaşamını yitirirken, hastalar şifa beklerken..

Üstelik on binlerce hacı Allah’ın evine doğru yola çıkmaya başlamışken..

Üstelik milyonlarca Müslüman, Kurban ibadeti için hazırlık yaparken..

Üstelik Afrika’nın, Yemen’in, Filistin’in, Pakistan’ın ve hakeza tüm İslam aleminin mazlumları Türkiye’deki son seçim sonucuna hala sevinmeye devam ederken..

Üstelik Mescid-i Aksa’nın zincirleri habire daha da sıkılıyorken..

Üstelik küresel sapkınlar cinsel terörlerini tüm dünyaya zorla dayatma faaliyetlerine hız vermişken.

Üstelik her aklı başında anne baba, çocuklarının iffeti, şerefi, namusu ve manevi temizliği için çırpınırken.

Üstelik on binlerce memura, toplumun asgari dini taleplerini karşılasınlar, bir tane cemaati olan camilerde bile ibadeti sürdürsünler, çocuklara Kuran ve temel dini bilgiler öğretsinler diye bu kadar maaş ödenirken..

Üstelik, neslin muhafazası için halk, İmam Hatipler ve Kuran Kursları yaptırıp oralar için nice bedeller ödemişken..

Velhasıl, takdiri ilahi şaka yapmıyor, hükmünü esirgemiyor, es geçmiyor.

Afetlerin küçüğünden büyüğünden Rabbimize sığınırız.

Geçen sene de bu konuda yazdık çizdik. “Yapmayın, gayretullaha dokunur, bu lakaytlığın kahrı ağır olur” dedik maalesef değişen bir şey yok.

Mevla, gazabından bu diyarı da, cümle Alem-i İslam’ı da muhafaza eylesin.

Gelin görün ki; “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin?” dediğimizde bir daha korkuyoruz.

Mütedeyyin kesimlerin desteğini aldıktan sonra kitleleri bu kadar fütursuzca Hakka isyana teşvik edenlere seyirci kalırken tevbelerimizin kabul edilmeme ihtimalinden nasıl korkmayalım?

Esfeli safilinde olan insan müsveddeleri eliyle, geleceğimize kastedilirken dualarımızın yüzümüze çarpılmayacağından nasıl korkmayalım?

Ahalinin üzerine her platformdan yirmi dört saat pislik dökülürken, kendimiz, ailemiz ve şu ülkenin yarınları adına nasıl korkmayalım?

İlla da bozacağız diyenlere sormak lazım: Allah-ü Teala’ya sunacağınız geçerli bir mazeretiniz varsa söyleyin biz de bilelim.

Bunca çirkefliğe aracılık ettikten sonra durduğunuz namazda ne diyorsunuz?

Bunca hayâsızlığa vesile olduktan sonra Kahhar-ı Zülcelal’e karşı kendinizi nasıl güvende hissediyorsunuz?

Büyük Türkiye Yüzyılı derken; birileri bundan şehvetin, heva ve hevesin sonuna kadar kışkırtılıp, edepsizlerin sürekli taltif edilmesini anlıyorsa, ıslah için yorgun düşenlerin vay haline, iyi niyetlerin, hüsnü zanların vay haline.

Ne diyelim, Allah cc iz’an versin, basiret versin.