İbni Ebi Hatim`in Mücahid`den naklettiğine göre bir bedevi Resulullah (sav)`e gelerek O`na Allah ve nimetleri hakkında sordu. Resulullah (sav) de ona "Allah size evlerinizi barınak yaptı" (Nahl 80) ayeti kerimesini okudu. Bedevi: "Evet" dedi.

Resulullah (sav) daha sonra aynı ayet-i kerimenin devamını okudu: "Size hayvanların derilerinden göç gününüzde de konaklama gününüzde de kolayca taşıyabileceğiniz (hafif) evler yaptı." Bedevi yine: "Evet" dedi.

Ve diğer ayeti kerime ile devam etti: "İşte O size nimetini böyle tamamlamaktadır; umulur ki teslim olursunuz."

Bedevi bütün bunları dinledikten sonra burun kıvırıp yüz çevirerek gitti. Bunun üzerine Yüce Allah bu ayeti kerimeyi indirdi: “Onlar Allah’ın nimetini bilirler, sonra tanımamazlık ederler. Çünkü çokları kâfirdirler.” (Nahl 83)

O bedevî, kendisine hatırlatılan nimeti görüyor, ancak hakkını teslim etmiyor, nimetin sahibine iman etmiyor, hamd ve şükürden kaçıyor.

Kafir kelimesinin hem inkarcı hem nankör manasına gelmesi, nimetle nimet veren arasındaki bağı itiraf etmeyen kimsenin imanını sorunlu hale getirmektedir.

Peygamber Efendimiz(sav) Allah azze ve celle’ye karşı nankörlük eden kimsenin insana da nankörlük edeceğini haber verir: “İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükretmez.” (Hadis-i Şerif, Tirmizî)

Bu Ülke evet ekonomi, enerji, çevre gibi hususlarda henüz bir Almanya seviyesinde değil. Bunun, emperyalizmin bu ülkeye reva gördüğü darbeler, kendine yabancı idareciler, halka düşman ideolojiler gibi birçok nedeni var.

Ancak son yıllarda kabuğunu kırmaya çalışan bir Türkiye var. Üstelik bunu devasa siyasi dirence rağmen yapıyor. Ciddi afetlere rağmen yapıyor. Sapkın ve azgın eşkıyaya rağmen yapıyor. Hâlâ enerjide ciddi oranda dışa bağımlı olmasına rağmen yapıyor.

İnsansız hava aracı yapılıyor, malzemesi Kanada’dan geliyor yalanı ortaya atıp küçümsüyorlar, sonra üretici firmaya devlet doğrudan finans desteği veriyor diye attıkları iftiraları yalanlandığı halde yüzleri hiç kızarmıyor.

Savaş uçağı yapılıyor, gözleri görmüyor, tekeri oyuncak deyip dalga geçiyorlar.

Herkesin hayali olan otomobil yapılıyor, “yerli değil, ortada üretim filan yok, İtalya’dan getiriyorlar, Çin’den kopyalamışlar” diye aralıksız saçmalıyorlar.

Depremde milyonlarca depremzede için İslami sivil toplum kuruluşlarıyla el ele veriliyor süper güçlerin bile kolay kolay altından kalkamayacağı bir felaketin yaraları çok hızlı bir şekilde sarılıyor. Fakat hiçbir şey yapılmadı diye yaygara koparıyorlar.

Tüm dünyadaki ekonomik krize rağmen enflasyon düşmeye başlıyor, halkın alım gücü yükseliyor, bu arada EYT sorunu çözülüyor, ihracatta sürekli rekorlar kırılıyor. Ancak bütün bunlar müzmin muhalifleri hiç enterese etmiyor, bıldırcın eti ve kudret helvası yerine soğan sarımsak isteyen israiloğulları gibi köleliği arzuluyorlar.

Dünyada birkaç ülkenin yapabileceği büyüklükte kocaman savaş gemisi yapılıyor. Dünya basını genişçe ele alıyor. Binlerce vatandaş gemiyi ziyaret etmek için günlerce sırada bekliyor. Fakat nankör bedevilerin karın ağrısı bir türlü dinmiyor: “Bu, uçak gemisi değil, standartlara uymuyor, işe yaramaz, motoru bozuk.”

Gaz bulunuyor, önce kahkahalarla alay ediyorlar sonra arada bir “hani nerede gaz” diye şov yapıyorlar. 10 bin kişi gece gündüz çalışıyor ve normalde 6-7 senede kullanılır hale gelecek gazı iki buçuk senede ocaklara ulaştırıyorlar. Bırakın teşekkür etmeyi zerre kadar özür dilemiyorlar.

Yeryüzünde gelmiş geçmiş insan kümeleri içerisinde kendi toplumunun hayrına olan gelişmelere bu kadar düşman ve gurur duyulacak eserlere bu kadar kin güden başkalarını bulmak herhalde zordur.  

Ne demişti Şeyh Sâdî(rh): “Zâhiren yaratıkların en şereflisi insan, en zelili de köpektir. Fakat şu düşüncede ittifak vardır: Hak tanıyan köpek, nankör ve nîmeti inkâr eden insandan daha iyidir.”

Şimdi alev alev tutuşturup kendilerini içine attıkları bu hasetlerine oy istiyorlar.

Şimdi bu eşi benzeri görülmemiş küfranı nimetlerine tedavisi olmayan nankörlüklerine destek istiyorlar.

Şimdi bu kadir kıymet bilmezliklerine onay istiyorlar.

Mevla bu diyarı muhafaza eylesin.