Rejimin ikonları, ilkeleri, devrimleri ve bunlara göre dizayn edilmiş halihazırdaki yasama, yürütme, yargı, anayasa, bürokrasi, teamüller, ritüeller, kutsanan heykeller ve tartışılmasına dahi müsaade edilmeyen resmi kabullerin, CHP kurucu iradesi tarafından konulduğu bir ülkede her seçimde olduğu gibi sınırlı bir alanda tercih yapmak zorunda bırakılan halk için oldukça adaletli(!) bir demokratik süreç devam ediyor.

Yani ruhu CHP’li olan bir kalıp var. Elbisenin şeklini modelini değiştirme seçeneği şıklarda yok.

Seçmene, sadece bu kalıbın üzerindeki ceketin kolunun düğmesinin rengini belirleme gibi bir lütuf veriliyor.

Sonuçta kim kazanırsa kazansın seçimin galibi her zaman CHP’nin konuşulmasına bile izin verilmeyen prensipleri, düsturları, ilkeleri oluyor.

Mesela CHP’nin Laiklik diye topluma dikte ettiği bir dayanak var. Yasalar buna göre yapılıyor, kurumlar, kuruluşlar buna göre bina ediliyor, dinin sosyal hayattaki görüntüsü buna göre sınırlanıyor, eğitim müfredatı buna göre oluşturuluyor.

Bu durum tarih, medeniyet, din gibi ne kadar değer varsa hepsinden daha üstte görülüyor, değiştirme veya oylama gibi bir haktan asla söz edilmiyor.

Peki bir partinin temel ilkesini partiler üstü kabul edip, sonra onunla yarışma garabetinde hak hukuk nereye düşer? Neyse..

Birkaç senedir, telaffuz ettikleri helalleşme, CHP’nin son seçim vaadleri arasında bulunmuyor. Altılı masanın dini ve muhafazakar söylemlere sahip liderlerinin haklarını helal etmeleri demek ki yeterli görülmüş.

O yüzden başörtü yasağı nedeniyle okulundan işinden edilen nicelerine, imam hatip liselerine koydukları engellerle mağdur edilenlere, irticacı filan denilerek itilip kakılanlara “hakkınızı helal edin” demelerine artık gerek kalmamış.

            “Kürtler” mevzusu da birkaç dakikalık videoyla çözüme kavuşturulmuş, halledilmiş ve bitirilmiş. Birileri seçim öncesinde Kürtlerin hepsine terör yaftası vuruyormuş, buna da son verilecekmiş.

Yani şunu demiş oluyorlar: “Ey Kürtler! Hepinizin doğuştan otomatik olarak partiniz bellidir. Tıpkı tüm ülke insanının laikliği doğuştan kabul etme zorunluluğu gibi sizin de mevcut CHP zihniyetini onaylayan ve her türlü sapkınlığın savunucusu bir sosyalist parti ile var olmanız ontolojik bir mecburiyettir.”

Kendi kafalarındaki Kürde biçtikleri gömlek de budur. Diyelim ki yanında yer almaya mecbursunuz dedikleri partinin ana gövdesi neredeyse tüm dünya tarafından yine bizzat Kürtlerden binlercesinin öldürülmesinden sorumlu tutulsa da fark etmez.

Peki CHP’nin seçim vaadleri arasında mesela Kürd’ün anadili ile ilgili bir madde var mı? Hayır.

Oysa Kürtler hakkında en son konuşması gerekenler, Kürtlere yönelik inkar, sindirme ve asimilasyonun mimarları olanlardır.

Başörtülülerin toplumun farklı kesimlerinde yayılıp arttığını görünce onlar için dil ucuyla söyledikleri helalleşmenin içerisine Kürtlere yapılanları katmayanların, içinde Kürt geçen her cümlelerinde anlam ve niyet bozukluğu vardır.

Din, edep, ahlak ve maneviyat düşmanlığından başka hünerleri bulunmayanların, Kürtler’le kastettikleri sadece “dininizi, ahlakınızı tamamen terk ettiğinizde özgürlüğünüze kavuşacaksınız” diyenlere kananlar olsa da Kemalizm tandaslı CHP için Kürdün bizzat kendisi, ultra sol etiketli CHP içinse, dindar Kürt, “yok” hükmündedir.

Velhasıl CHP’nin darbelerle ve sol fantezilerle karışık olan, farklı inanç ve kimlikleri yok sayan fotoğrafı ortada duruyorken kalabalıkların hafızasında ne değişir?

Bunu da bu seçimler gösterecek.

Bayramınız mübarek olsun.