Eskiden bizim oralarda imamlar, 32 farzı ezberden sayamayan kimsenin nikahını kıymazlar; “ezberle sonra gel” derlerdi. 32 farz içinde mesela gusül de var. Eh müsaade edin de gusülün farziyetini bilmeyen bir Müslümanın nikahı kıyılmasın.

Nikah bir gelecek kurma, aile olma, sağlam toplum inşa etme sözüdür. Ve nihayetinde evlilikle nikah bir tercihtir. Keyfiliğe, sorumsuzluğa, cahilliğe tahammülü yoktur. Nikah sadece iki kişi arasında ayeti kerimenin ifadesiyle misak-ı ğaliz’dir. Yani çok sağlam bir sözleşmedir. Ve bu sözleşme sağlamlığını imandan, ilimden, ahlaktan ve ahkamdan alır. 

Peki memleketin yönetimi bu sözleşme ile kıyaslanırsa milyonlarca kat daha önemli değil midir?

Evleneceği adayı seçerken kılı kırk yaranlar, memleketi yönetecek adayı seçerken herhalde kılı kırk milyon yarmak durumundadırlar. 

Madem ki, bu beldede darbelerle milletin iradesini iptal etme dümeni eskisi kadar kolay değil.

Madem ki, bu diyarda illegal mücadelelerde ödenen bedellerin dünyevi getirisi uhrevi getirisiyle aynı değil.  

O halde meseleyi 32 farzdan ayrı düşünmemek şart değil mi?

İmanın altı şartıyla, İslam’ın beş esasıyla, namazın içindekilerle dışındakilerle, gusülle, abdestle barışık olmayanların ateşlerini harlayan, karartılarını çoğaltan, sözlerini alkışlayan, sırtlarına yaslanan Müslüman kardeş! dikkat et “(Akıllı mümin) Bir delikten iki kez ısırılmaz” hadis-i şerifini unutmanın vebali senin yakanı ebediyyen bırakmaz.

Nikahsızlara, alnı secdesizlere, Allah’tan korkusu olmayanlara güvenen Müslüman birader! hazer et “Onlar (hiç) bir mü'mine karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar.” (Tevbe 10) ayetini hatırlamamanın bedeli sana da cümle aleme de çok pahalıya mal olur.

Camiye, dine, Diyanete karşı ağızlarında salyalar saçarak höykürenlere hüsnüzan besleyen Müslüman komşu! Agâh ol, azgın, bozguncu, fasık, asi nifak ehli, Müslümanlara zarar vermek için dün “Dırar (zarar) Mescidi” yapmışlar ve Cenab-ı Mevla, Resulünü(sav) ve ashabını o gün o zarardan muhafaza etmişti.

Bugün yaptıklarının da Dırar Kardeşliği, Dırar Birlikteliği, Dırar Siyaseti, Dırar Duası, Dırar Ahdi olduğunu idrak etmemenin faturasını gelecek kuşaklar öder.

Okulların dışına attıkları başörtülü kızların gözyaşları kurudu zannettiğin için “bir şey olmaz” rahatlığında isen “onların yoluna tabi olmadıkça asla senden razı olmazlar” hükmü ilahisine karşı gaflete ve nisyana düşmüşsün demektir.

Zamane kafirlerinin, mülhidlerinin, müşriklerinin ve bilumum mürtedlerinin, Kur’an’la, Peygamber’le, İslam’ın şiarlarıyla barışacağını beklemek, hele de gücü tam olarak ellerine geçirdiklerinde bunu yapacaklarını beklemek saflık değil hamakattir, gabavettir, belahettir.

Yapma! şeytanın imana geleceğini umarken sadece kendini değil bir halkı, bir diyarı ateşe atıyorsun.

Seçimini yaparken Ayasofya’yı tam 86 yıl esarete mahkum edenler aklına gelmeyecekse o aklın başında değildir bilesin!

Seçimini yaparken ezan-ı Muhammedi’yi tam 18 yıl yasaklayanların “tanrı uludur” sesleri kulağında yankılanmıyorsa o kulağın hakikatte duymuyordur bilesin!  

Seçimin yaparken daha yirmi yıl önce kapattıkları Kur’an Kurslarını, itibarsızlaştırıp saldırdıkları İmam Hatip Liselerini görmeyeceksen o gözlerin hakikatte görmüyordur bilesin!

Seçimini yaparken ne ümmet ne mazlum muhacir ne depremzede ne garip gureba diye dertleri olmayanları sırf şahsi menfaat hesabına sevindireceksen o kalbin hakikatte hissetmiyordur bilesin!

Eğer böyle acınacak bir haldeysen sandığa gitmeden önce 32 farzı bir daha ezberle olur mu!