Peygamber Efendimiz(sav) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor: “İmanın en sağlam kulpu, Allah için dost olmak, Allah için düşmanlık etmek, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.” (Camiu's-Sağir)
Şimdi şu organize kin, örgütlü nefret ve faşist etiketli saldırılar karşısında her HÜDA PAR gönüllüsü şöyle kendisine dönüp “biz kime dostuz, kimi ne için seviyoruz, kimden niçin nefret ediyoruz” diye sormuştur ve aldığı cevap ile “Elhamdülillah demek ki biz imanın en sağlam kulpuna tutunmuşuz” diye şükretmiştir.
Ne demek istediğimiz gayet açık lakin biraz daha netleştirelim ve affınıza sığınarak biraz avam lisanıyla ifade edelim:
“Sevmiyoruz ulan sizi! Ayaklarımız Mevla’nın yolunda olduğu sürece de O’nun lütfu keremiyle sebat ettikçe sizi bu halinizle asla sevmeyeceğiz.
Dün fikir babalarınız olan Firavun ve Nemrutları sevmediğimiz gibi Ebu Cehilleri, Ebu Lehebleri sevmediğimiz gibi bugün de yarın da sevmeyeceğiz sizi.
Yaradılanı yaratandan ötürü severken sizi, Yaradanı sevdiğimizden ötürü sevmedik, sevmiyoruz, sevmeyeceğiz.
Size zerre kadar sevgi hissettiğimizde imanımızdan olacağımız için sevmiyoruz.
Size muhabbetten temizlenmemiş bir kalple yapılacak dua ve ibadetlerin hepsi boşa gideceği için sevmiyoruz.
Size beslenecek en ufak bir hüsnü zan, cehennemi alevlendireceği için sevmiyoruz.
Şeytanın şerrinden daim Allah’a sığındığımız için sevmiyoruz sizi.
Hadesten ve necasetten taharetle emredildiğimiz için, sevmiyoruz sizi.
Sizin döndüğünüz kıbleye değil, yüzümüzü Mescid-i Harama döndüğümüz için sevmiyoruz sizi.
Haine gösterilecek hayalî bir ilgi bile dosta ihanet olacağı için sevmiyoruz sizi.
Esfeli safiline yuvarlanmamak için, hayvandan aşağı derekelere düşmemek için, kıyamete kadar kahırla lanetle anılmamak için sevmiyoruz sizi.
Coğrafyanın öksüz ve yetimleri hatırına, memleketin kimsesiz garib gurebası, fakir fukarası hatırına sevmiyoruz sizi.
Camiler, minareler ve günde beş vakit okunan ezanlar hatırına, her gün semaya yükselen hatimler, salavatlar hatırına sevmiyoruz sizi.
Filistin’de direnen yiğitler hürmetine, şu memleketin kol kanat gerdiği mazlum muhacirler hürmetine sevmiyoruz sizi.
Sizden beri olmayanın kelimesi, şehadet değildir.
Sizden emin olanın sıratı, müstakim değildir.
Sizden taltif görenin vekili, ni’mel değildir.
Sizin bizi haklı bulduğunuzda biz Hakkı kaybetmişiz demektir.
Siz bizi kendi ölçülerinize göre meşru gördüğünüzde biz, Hakka karşı kör olmuşuz demektir.
Siz bize tebessüm ettiğinizde biz ağlanacak haldeyiz demektir.
Sizin iblisâne palavralarınıza cahilâne meyledenin ahirine vaveylâ.
Sizin adiyâne zırvalarınıza gafilâne inananın yarınına vaveylâ.
Sizden haz etme ihtimaline karşı niyazımız şudur: “Allah’ım bizi, senin düşmanlarına düşman olmakla rızıklandır, kademimize hak yolda, sevdiklerinin yolunda sebat ver!”
Size en içten duyacağımız imani nefret söndüğü gün, biliriz ki, Yasin’ler ekili gönül mülkümüz küle döner, şühedanın yüzüne bakacak özümüz küle döner, Mustafa(sav)’in sevdasıyla reyyan olan fuadımız küle döner, ünsiyet alemimiz çöle döner.
Şimdi katlettiğiniz masumların, bebelerin, çocukların, kadınların, alimlerin, tarihin, medeniyetin, kıymetin, güvenin, sıdkın ve emanetin çığlıklarının ebediyyen sizi boğacağı ateşinize defolun.
Şimdi arkanızı yasladığınız taşlarla beraber yakıtı olduğunuz değersizliğin dibine, kahpelik çukuruna yıkılın.
Rabbim size olan buğzumuzu, sevgisizliğimizi, ilgisizliğimizi, uzaklığımızı artırsın. Şerrinizden muhafaza eylesin. Amin.