Çocuk eğitimi konusunda Türkiye`de, hatta dünyada referans kabul edilen uzmanlardan birisi Prof. Atalay Yörükoğlu`dur. 2004 yılında hayatını kaybeden Yörükoğlu, uzun yıllar da dünya psikiyatri birliği`nin ruh sağlığı danışmanlığını yürütmüştür. Şu anda çocuk eğitimi dalında hangi yerli kitabı elinize alsanız, Yörükoğlu`nun ‘Çocuk Ruh Sağlığı` kitabını kaynak gösterdiğine şahit oluyorsunuz.
31. Baskısını yapan sözkonusu eserinin 22. baskısının önsözünde eşinin ölümü üzerine şöyle diyor: “Ölümden sonra bir yaşam olduğuna inanabilseydim yeniden kavuşacağımızı düşünerek avunabilirdim. Ama bu umuda şartlanmıyorum. Onun yerine içimi dolduran sevginden güç alarak ve anıları canlı tutarak yaşam yolculuğumu tamamlayacağım!”
Okullardaki eğitim programlarına da esas teşkil eden yazarın düşünce biçimi işte bu.
Bugün gençler neden fikir yoksulu?, neden ideal yoksunu?, neden duyarsız?, neden ruhsuz? sorularının cevabı da işte mezkur yazarın düşüncesinde gizli. Siz çocuğun ruh sağlığını ölümden sonra yaşam olduğuna inanmayan birinden öğrenir ve alır öğretirseniz, doğal olarak ortaya çıkacak olan gençliğin hepsi konfor bağımlılığı, makam mevki bağımlılığı, internet ve telefon bağımlılığı, eğlence,oyun ve zevk bağımlılığına, yakalanacaktır.
Oğlum bizi dinlemiyor, büyüklerine saygısı yok, kitaba, okumaya hiç ilgisi yok. Kızım saatlerce telefonda faceden, twitten başını kaldırmıyor ne yapacağız diye endişe eden anne babalar, çareyi böyle uzmanlardan dinlerse vay hallerine.
İnsanı insan eden imanı, küçük yaşlardan itibaren çocuğun ruhuna nakşemediyseniz, içinizi doldurduğunu zannettiğiniz sevginin veya canlı tutacağınızı düşündüğünüz anıların, ne size ne de çocuğunuza hiçbir faydası olmayacaktır. Öldükten sonra bir hayatın geleceğine inanan anne, baba ve çocuk, gidecekleri alem için hazırlanacaktır. Ve bu hazırlığın adı da terbiyedir.
Çocuklar, okuldan M.Kemal`in hayatını, devrimlerini, düşüncesini, ilkelerini, sözlerini öğrenirken sanki başka yapacak hiçbir şeyi yokmuş gibi sessizce izleyen anne babalar, çocuklara boş eğlence, alay, malayaniyat, edepsizlik ve hedefsizlikten başka hiçbir şey öğretmeyen televizyon yayınları karşısında eleştirmekten öte bir şey elinden gelmediğini söyleyen anne babalar, telefon ve internetin çocuklarını esir almasına karşı da tabi ki son derece çaresizdirler.
Çocuklar için çare Kuran`dır, çare Rasulullah(sav)dir, çare kendilerine nimet verilenlerin sıratıdır. İyi bir Kur`an terbiyesi, sünnet terbiyesi almış gençliğin geleceğinden hiç endişe etmeye gerek yok. Çünkü Kur`an çocuğa sürekli hedef sunuyor, ideal veriyor, ulaşacaksın dediği amaçlar gösteriyor. Peygamber Efendimiz(sav) ise, model ve örnek uygulamalarıyla apaçık çözümler sergiliyor.
Kullanılan araç gereç veya internet, telefon gibi nitelikli oyuncaklar ne kadar çeşitlense ve yayılsa da geçmişle bugün arasında temelde hiçbir fark yoktur. Anne babalık görevi aynıdır, çocuğun büyüme ve gelişimi aynıdır. Farklılık işte mezkur yazarın söylediği o inanıp inanmama da ortaya çıkmaktadır.
Çocuğun sağlıklı bir ruh yapısına yani müspet bir kişiliğe sahip olmasını istiyorsanız,
Evvela, çocuğa o ruhu üfleyen sahibiyle bağınız sağlıklı olmalı.
Çocuğa dua, Kur`an, namaz, ümit, tevekkül ve sabır konularında bilgi ve davranış kazandırılmalı.
Çocuk anne ve babasından ilk iki konuda sürekli doğru ve samimi örnekler görmeli.
Çocuğun ruh sağlığı için başka bir yol yoktur.