Bir sözünde şunu ifade eder: “ Bir yerde bir taş bile oynatılsa bilin ki bunda büyük şeytan( Amerika)`nın parmağı vardır.

Son yüzyıldır zulüm, işgal, sömürü, tahribat, emperyal ağababalık adına ne varsa/neler yaşanmışsa bunun baş müsebbibinin ABD olduğunu kim inkâr edebilir? Afganistan, Irak işgalleri; Afrika`da kabile savaşlarındaki rolü, Ortadoğu`daki halk ayaklanmalarını manipüle etme atraksiyonları… Hepsi kan içici yüzünü şeytani aldatmalarla netleştiren ABD`nin işi değil mi?

Emperyalist güçler, zulümlerini meşrulaştırmak adına nice kılıflar üretmiş; “ Tavşana kaç, tazıyı tut!” yaklaşımıyla mazlum kitleleri zayıflatma adına birbirine kırdırmış. Onları “ Arap- Fars, Türk- Kürt; Suni- Şii; Patron- İşçi; Laik-Dindar…” şeklinde kamplaştırmış, “ Böl, parçala, yut/yönet!” kaidesiyle “Sen sana, o ona!” çizgisine kaydırmış ve kardeş/dost/birlik olması gereken kitleleri birbirine düşman yapmıştır.

Bir coğrafyada gaflet tozundan silkinip doğrulan birileri oldu mu, mazlumların hak adına hamisi olma gayretini kuşanan birileri harekete geçti mi hemen müdahil olur. Demokrasi, İnsan hakları, terörizm… benzeri kavramlarla hipnoz edilmiş beyinler/yönetimlere haklıymış edasıyla yutturur.

Usame bin Laden`in şehid edilmesinde de aynı zihniyetin iğrenç açıklamalarını ve çirkin yüzlerini gördük. İktidarını iblisane hevesler adına sağlamlaştıran bu firavuni güç zulüm noktasında adı çıkmış dokuza inmez sekizeyken Müslüman bir öncünün terörizm safsatası içinde öldürülmesini en birinci ağızdan “ Adalet yerini buldu!” diye ilan ediyor.

Tamam, birileri cehennem çukurlarına tepe taklak yuvarlanırken kendi rolünü en güzel şekilde oynuyor. Peki, Müslüman gönüllerin sevgisiyle bir yerlere gelip de zulme teşne tutanlara ne demeli?

İslam`la, Müslümanlarla ilgili birçok meselede olduğu gibi Usame bin Laden`in alçakça ve haince şehid edilmesiyle ilgili açıklamaları dil sürçmesi veya dünya siyaseti(!)nin gereği diye yorumlamak safdillilik olmaz mı? Bana göre bu açıklamalar fıçının içindekini sızdırmasından başka bir şey değildir.

El Kaide Lideri Usame bin Laden`in şehid edilmesiyle ilgili söylenenler Müslümanların oylarına göz dikenlerin hâlini alenen ortaya koymaktadır: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: ‘`Bu şunu gösteriyor; teröristler ve terör örgütlerinin başlarının sonu, eninde sonunda canlı veya cansız ele geçirilmektir. Dünyanın en tehlikeli ve sofistike başının da bu şekilde ele geçirilmiş olması, herkese ibret vesilesi olmalı. Büyük memnuniyetle karşılıyorum.`` dedi.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin: “Su testisi suyolunda kırılır. Terörle hiçbir yere varılamayacağını akıl sahibi herkes kabul eder.”

Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ise, El Kaide lideri Usame Bin Ladin`i  “Dünyanın en büyük teröristi” ilan etti.

Balonu şişiren bir hava olmasa balon şişebilir mi? Dikkatlerin asıl yoğunlaşması şişen balona değil, balonu şişiren bedavacı, palavracı nefeslere çevrilmesi doğrusal bir hareket için lazımdır.

Şeytanı vesveseleriyle güçlü yapan onun hileleri değildir. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurur: “ Muhakkak şeytanın hileleri/tuzakları zayıftır.” Onu güçlü yapan vesveseler karşısında gafletle aldanandır. İnsi şeytanların palazlanmış görüntüsü olan Amerika ve yandaşlarını da güçlü gösteren(!), yenilmezlik tahtına çıkaran(!) o gücü meşrulaştıran ve zulüm dolu cürümlerine “Aferinler”le arka verenlerdir.

Müslüman halkın teveccühüyle bir noktaya varıp da Müslümanları üzecek, rencide edecek söz söyleyenlere ve uygulamalara sebep olanlara “yuh!” olsun!