“İlimize üniversite kararı çıktığı zaman küçük- büyük hepimiz çok sevindik. Artık çocuklarımız kendi memleketlerinde okuyabileceklerdi, ya da yakın illerden Mardin`e öğrenci gelecek, Mardin her yönden gelişecekti. Gerçekten de böyle oldu. Mardin her geçen gün gelişmeye başladı. Öyle bir gelişti ki, bu gelişme beraberinde birçok ahlaksızlığı da getirdi.Artık kız- erkek gençlerimiz özgürlük ve medeniyet adına el ele, kol kola, sarmaş dolaş, uluorta gezmeye, gün ortasında herkesin önünde...(hayasızlık) yapmaya başladılar.
Yeşilay Cemiyeti Mardin Şube Başkanı Lütfü Günlüoğlu`nun sözleri böyle devam ediyor. Haklı öfkesiyle acı gerçekleri dile getirdiği açıklamasında müstehcen ifadeler yerine kinayeli kelimeleri tercih etseydi ve şehirde artan ahlaksızlığı, üniversite üzerinden değil de üniversiteye hükmeden sistem ve kafa yapısı üzerinden eleştirseydi ve Mardin`e ahlaksızlık pompalayanlara;“Mü`minler arasında ahlâksızlığın ve edepsizliğin yayılmasını isteyenleri gerek dünyada ve gerekse ahirette acıklı bir azap beklemektedir. Allah bilir, oysa siz bilmezsiniz.” (Nur 19) ayetini hatırlatsaydı tabi daha ciddi ve isabetli olurdu. ‘İçki, sigara ve zararlı alışkanlıklarla mücadele etmeyi amaçlayan bir kurum temsilcisinin kendi alanı ile ilgili konuşmasından ve durum tespitinden daha doğal ne olabilir` diyebilirsiniz ama günümüz müşriklerinin üç büyük tanrısı olan doğa, bilim ve şehvet konusunda konuşmak da ne haddineydi ki(!)
Selim fıtrattan üryan mülevves ruhlarını Laicus`a adamışaydın geçinen hokkabazların, şarlatanların ve bilumum Sodom ve Gomore ehlinin saldırısının ardından, Günlüoğlu hakkında bağlı bulunduğu kurumu tarafından derhal soruşturma açıldı.
Acaba Sayın Günlüoğlu, geçen yıl Mardin, Kasımiye Medresesesindeki transparan defile rezaleti için de yukarıdaki gibi bir açıklama yapmış mıydı veya geçen ay düzenlenen 2. Uluslararası Mardin Bienali festivalindeki içki rezaletine de, Yeşilay temsilcisi olarak gerekli tepkiyi göstermiş miydi bilmiyoruz. Sonuçta hassasiyet nüksetti ya iyi oldu.
İşin özü aslında biraz hayvansal hem de böceksel ve örümceksel. Şöyle ki:
Kur`an`ın müjdesiyle yıkılmaya mahkûm olan batıl rejimler ve güçler yine Kur`an`ın teşbihiyle örümcek gibidirler ki, Ankebut yani örümcek anlamına gelen sure-i celilede, Allah`tan başkasını veli edinenlerin kurdukları sistemler örümcek ağına, dolayısıyla kendileri de örümceğe benzetilmiş. Biliyorsunuz örümcek, ağına düşen avınaönce salgıladığı zehirden sonra içini emer, boşaltır ve ağının dışına atar. İşini o kadar ustaca yapar ki, örümcek tarafından içi boşaltılan bir sineği görünüşte normal bir sinekten ayırmak zordur. Ve ilginçtir, 81 ili 957 ilçesi bulunan Türkiye`de, biyolojik bulgulara göre 53 örümcek familyası ve bunlara bağlı 958 örümcek türü yaşıyor.
Garip bir tecellidir, yerli laikliğin takdis edilen metinlerinden olan onuncu yıl marşında, “demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” sözüyle şecaat arzedenler de, merd-i kıpti endamında örümcek tabiatlarını itiraf ettikleri halde müslümanları hep, ‘örümcek kafalı` diye aşağılamaya çalışmışlardır. Şimdi, Türkiye`de yaşayan bin çeşit örümceğin her birine benzeyen bin çeşit iç boşaltıcı batıl güç odağı, batıl zihniyet var desek abartmış olmayız.Mal, makam ve mevki örümcekleri, maaş örümcekleri, kariyer ve ünvan örümcekleri, ırkçı örümcekler, statükocu ve köktenlaik örümcekler, muhafazakâr ama liberal- demokrat örümcekler, soldan bacaklılar, gibi familyaların da kendi içinde türlerini sıralamak mümkün.Ve bunlar her ile ilçeye ağlarını kurmuş avlarının kanını emmekle meşguller.
Örümceklerin ağları da türleri gibi çeşit çeşit. Kimi sosyal paylaşım ağlarını kullanıyor, kimi görsel ve yazılı medya ağlarını, kimi siyasi ve bürokratik ağları, kimi finans ve sektörel ağları, kimi de istihbarat ağlarını kullanarak avlarının içini boşaltıyorlar. İman, ibadet, irfan, ahlak, edep, izzet, hayâ gibi değerleri boşaltılmış bireylerin, görünüşte insan suretinde olmaları gerçekten diri oldukları anlamına da gelmez. “Kalpleri vardır, onunla anlamazlar, gözleri vardır onunla görmezler, kulakları vardır, onunla duymazlar, onlar hayvanlar gibidirler, hatta daha aşağıdırlar” mealindeki ayetler, bir yönüyle içi boşaltılan bu varlıklardan bahseder.
Roma`lı düşünür, Çiçero: “Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler.” demiştir ve ülkesi de sözünü tutmuş, emdiği kanın kendi kanı olduğunu unutmuş, içi boşalıp da ahlakı sıfırlanınca çökmüştür.
Yine ilginçtir, aynı kalınlıktaki çelik telden beş kat daha sağlam olduğu tespit edilenörümceğin ağı, için Rabbimiz, “evlerin en dayanıksızı” (Ankebut 41) diyor. Dolayısıyla karamsarlığa yer yok.
Ha evinizde örümcekler ağ mı kuruyor, ‘mutlakatemizleyin, yoksa bereket gider, uğursuzluk gelir` denmiştir ya, vardır bir hikmeti…