Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini kimlerin kazandığı açıklandı. Bunu hak ettikleri konusunda da kimsenin bir şüphesi yok.

           Yalnız, memlekette cumhurbaşkanlığı veya devlet ödülü herhalde biraz irdelenmeli.

           Toprak, yurt, vatan aidiyetlerine ana, devlete ise baba nitelemesi yaygındır. Annenin her halde kucaklayan sıcaklığına karşı babanın dikkat isteyen güvenlik rolü ise çabuk soğur ve soğutur. Annenin cezası çocuk için yemekteki tuz iken babanın bir sert bakışı bile kalıcı izdir. Tabi ödül de öyle.

            Kendisine “baba” diye seslenilecek bir adalet ve sahiplenme kıvamında olsun ya da olmasın devlet için ön kabul daima kuraldır, kanundur, tedbirdir ve haliyle cezadır. Ödül ise kurumlarda personele mevzuat dahilinde öngörülen bir istisnadır.

               Ancak iman odaklı sevap/rıza-yı ilâhi fikriyle, iltifat-marifet arasındaki nispet, birbirinden ayrı görüldüğünde sadece belli alanlarda sayılı kişi ve kuruluşlar değil niceleri cumhurbaşkanlığı/devlet ödülünü hak etmiş olacaktır.

            Daha bir kaç ay öncesinde dünyanın en yüksek faiz ve enflasyon oranlarından birine sahip olan ülkenin zor ekonomik şartlarına rağmen dükkânını açık tutabilmiş esnaf ve işveren herhalde az ödül hak etmedi.

              Bunca fahiş fiyat artışlarına rağmen başka devletlerdekinin aksine sokağı değil sabrı tercih eden kalabalıklar da, o kadar çetin engelleri aşarak güç bela üniversite mezunu olduktan sonra işsizler ordusuna katılırken yutkunan gençler de büyük ödüller hak etti.

              İlim irfan sahibi olsunlar diye okula gönderdikleri çocuklarının Allah’tan başkasına tapınmaya zorlandığını bilip o yavrusuna dinini, imanını öğretmek için çırpınan veliler de, bir gün gelir umuduyla evlad nöbeti tutan anneler de ödül hak ettiler.

                İstanbul Sözleşmesi gibi oldubittiye getirilip zorla bu diyarın geleceğini karartan yanlışlara rağmen ailesine, eşine ve çocuklarına göz kulak olan her endişeli vatandaş da ödül hak etti.

               Günah, isyan, tuğyan, inkâr, fısk, fücur sağanak sağanak üzerine boşaldığı halde namazının muhafızı, Kur’an’ın hamili, sünnetin amili, kalbi camilerde, Yasin misali gençler de büyük ödül hak ettiler.

             Irk, mezhep ve meşrep gibi sürekli körüklenen ihtilaf ve fitnelere kapılmadan zamanın en büyük farz vazifesini ittihad bilen Müslüman yığınlar da parlak bir ödül hak etti.

              Yani ödül verilmese bile en azından teşekkür ve takdirle anılacak, farkında olunup taltif edilecek on milyonlarca insan var bu memlekette.

            Hani ödül demişken unutulmasınlar.