Bir halkın huzuru, geleceği, itibarı ve meşru haklarını elde etmesi için çaba gösterirken hangi araçları kullanıyorsunuz?

Yukarda bahsedilen gaye uğruna bir mücadele veriyorsanız, kullandığınız argümanlar ne? Terminolojinizde, lügatinizde, külliyatınızda ve anlamlandırma biçiminizde hangi nosyonları kullanıyorsunuz?

Ödediğiniz bedel can ise, bununla tarttığınız kıymetin tarih, coğrafya, insan ve yaratıcı gibi taraflar nezdindeki yeri ne? O canları nasıl topluyorsunuz? Ailelerinden ne karşılığında alıyorsunuz?

Ve vadettiğiniz özgürlüğü tam olarak kimler, ne adına, nereye kadar ve hangi meşruiyet dayanaklarıyla alacak, verecek?

Maksadınıza ulaşırken savunduğunuz düşünce sistemi ne?

Hangi medeniyetin izindesiniz ve gelecekte nerede, kimin yanında olacaksınız?

Hangi şahsiyetleri rol model olarak takdim ediyorsunuz?

Hangi kaynaklardan besleniyorsunuz?

Ne tür eserleri okuyor ve okutuyorsunuz?

Hiçbir zamanda ve hiçbir yerde dinsiz, inançsız, ahlaksız, düzensiz ve idealsiz var olmamış beşer için kabul ettiğiniz, iddia edip ilan ettiğiniz felsefeniz ne?

Mesela Allah, peygamber, ahiret, kitap, melek ve kader gibi inanç esaslarına dair görüşünüz ne?

Şayet bunları onaylıyorsanız bunun ispatı olan namazı kılıyor musunuz, kılınmasına teşvik ediyor musunuz?

Haram helal denildiğinde ne anlıyorsunuz?

Ahlak kuramınız var mı?

Doğru-yanlış, iyi-kötü, hak-batıl, güzel-çirkin, adalet-zulüm, faydalı-zararlı gibi dual parametreleri örneklendirirken kabul ve kanaatlerinizin referansı ne?

Ölümü nasıl izah ediyorsunuz?

Bir yok oluş mu yoksa İslam’ın “bir gün tekrar bedene iade edilmek üzere ruhun kaybolmadan ilahi rahmetle cesetten alınması” diye mi açıklıyorsunuz?

Çocukların ve gençlerin eğitiminde öncelikleriniz neler?

İlkeleriniz, müfredatınız, muhtevanız, yönteminiz ve amaçlarınız ne?

İşe, yeteneğe, ürüne, ticarete, finansa nasıl yön vereceksiniz, ekonomi doktrininiz ne?

Faizi hangi zaviyeden ele alacaksınız?

Maddeyi kontrol ederken, paylaşma, yardımlaşma, dayanışma, fedakarlık gibi manevi tutaçlarınız olacak mı?

Sizin gibi düşünmeyen, yaşantısı sizden farklı olan, varlığı ve olayları sizin gibi yorumlamayanlar için anlayışınız, yaklaşımınız, toleransınız, konumlandırmanız ne?

Kadını nasıl tarif ediyorsunuz?

Bir tüketim nesnesi ve reklam objesi şeklinde, ilkel güdülere malzeme olarak mı yoksa, iffet, hicap, mahremiyet, ırz, namus, haysiyet gibi vasıflara namzet kılarak mı?

Cinsiyet; sizde kadın, erkek şeklinde ontolojik gerçeklikle mi tanımlı yoksa insan türüyle bağdaşmayan zorlama kurgularla mı?

Aileyi, temelinde nikah bulunan bir sadakat akdi mi yoksa tarafların inançlardan bağımsız ve birbiri için bir partner kabul edildiği bir ekolojik ortaklık şeklinde mi okuyorsunuz?

Sizin için üzülmemiz veya sevinmemiz için bunlara vereceğiniz cevapları bilmek şart.

Yoksa “şunlar da sanki şöyle mi böyle mi” diye meseleyi saptırıp maval okumayın.

Ortada imanla, takvayla, uhuvvetle, ittihadla, ümitle, edeple yoğrulmuş mazisi ve müstakbeli Hz. Muhammed Mustafa(sav)’in sünnet-i seniyyesine, O’nun yüce ahlakına ayarlı bir halk var.

Bu halk için bir derdiniz varsa endişenizin kıblesi de bunlar olmalı değil miydi? 

Peki sonuç ne?

ABD’nin insafına, küffarın vicdanına, keferenin sinesine sığınanlar için netice yorumdan vabestedir.

İki kere ikinin dört etmesi gibi..