Yine bir ilgisizlik vakasını dile getiren hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:

“Eşimin suskun bir yapısı var. İlk başta biraz garipsemiştim. Ama sonra bunun yaratılıştan olduğunu gördüm ve zamanla alıştım. Kolay kolay sinirlenmez, benim bağırıp çağırmalarıma bile hiç sesini çıkarmaz. Çocuklar birbirleriyle kavga ederler, o hep görmezden gelir. Komşu gürültü yapar, onun umurunda olmaz. Evin bütün ihtiyaçlarını kendisi vaktinde ve düzenli alır. Kafasını hiç bir şeye takmaz. Hiç yemek seçmez. Niye şöyle böyle olmuş diye şikayet etmez. Bu yönleri iyi. Zaten şükrediyorum.

Ama eve geldiği zaman sürekli ya kitap okuyor ya da telefonuyla ilgileniyor. Ben sohbet için bir konu açıyorum, hiç oralı olmuyor, basit bir soru soruyorum, cevap vermiyor. Başını çevirip de bir defa olsun yüzüme bakmıyor. Çocuklarıyla da doğru dürüst vakit geçirmiyor. Çoğu zaman da odasına çekiliyor, orada yine bilgisayarına ve telefonuna kapanıyor. Tamam muhasebeci olduğu için birazı işiyle alakalı olabilir ancak bir ailesi olduğunu unutuyor.

Eve girerken bile sürekli telefonuna bakıyor. Sofrada yemek yerken, çay içerken elinden telefon düşmez. Gece telefonuyla uyuyor, aralarda uyanıyor yine watsapda durumlara bakıyor. Sürekli orda burada bir şeyler paylaşıyor, yorumlar yazıyor. Benim böyle şeylere merakım yok, onun ise bu işlerden başkasına merakı yok. Telefondan usanıp ara verdiği zaman da hemen kitaba geçiyor. Okuduğu kitaplar da çoğunlukla roman türü şeyler. Birlikte bir ziyarete filan gitsek, orada da aynı şekilde telefonuyla meşgul oluyor, milletin muhabbetine katılmıyor.

Uzun zamandır benim yüzüme bir defa olsun ilgiyle baktığını hatırlamıyorum. Yeni bir elbise alırım, yeni bir ayakkabı giyerim, hiç aldırış etmez, ne bileyim güzel olmuş ya da olmamış demez yani hiç farketmez.

İnanın abartmıyorum, siz onun evde telefonuyla meşguliyetini görseniz buna büyü müyü yapılmış dersiniz. Bazen onun watsabına resmimi atayım belki o zaman ilgilenir diyorum.

Suskunluğuna razıydım ama böyle bir sessizlik bana eziyet veriyor. Kendimi evimde yalnız ve terkedilmiş hissediyorum. Bu konuda eşime çok ağır konuşuyorum fakat bir şey değişmiyor. Derdimi kimseye de anlatamıyorum. Nasıl bir yol izleyeyim?”

Evet, maalesef bu durum, farklı seviyelerde de olsa günümüzün çok sık karşılaşılan kronik problemlerinden biri.      

Hedef, dava, ideal, vizyon, endişe, iman, fikir, denge, iz’an, feraset, himmet zayıflığı bu sorunun bir sebebi.

Yine aile, grup, çevre gibi aidiyetlerin yetersiz ve sağlıksız işleyişi diğer bir sebebi.

Kendini gerçekleştirme, başarı, takdir görme, statü gibi hususlarda doyumsuzluğun giderilmemiş olması da bir başka sebep.

Ayrıca doğuştan veya sonradan eklenen maddî, biyolojik, sosyal ve ruhî etkenler gibi birçok sebep daha sıralanabilir.

Öte yandan hayatın amacına dair affedilmeyecek unutkanlıklar yaşamı kolaylaştıran araçların, amaç haline gelmesine yol açıyor. Hiçbir ahlakî ölçüsü olmayan küresel menfaat endüstrileri de bunu sonuna kadar kullanıyor.

Okuyucumuz elbette ki, ailenin bütünlüğünü zedelemeden kocasının bu yanlışını düzeltmek için elinden gelen çabayı göstermeye devam etmelidir.

Kocasının alakasını çekecek yöntemleri, Allah-ü Teâla kadının yaratılışına lütfetmiştir. Onları da kullanmaktan geri durmamalıdır.

Zamanla kocasının geri adım atacağını düşünerek umutla hareket etmelidir.

 Dua bekleriz.