Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın, Ayasofya’nın adının müze değil, camii olarak değiştirilip girişin Sultanahmet gibi ücretsiz olabileceğinden bahsetmesi büyük bir heyecan uyandırdı.

Ayasofya’nın fetihle elde ettiği konumu değiştirenler hakkında, Fatih Sultan Mehmed’in bedduasının da bu vesileyle gündeme gelmesi önemliydi.

Çünkü o bedduada adeta beş yüz yıl öncesinden bugün olanlar, görülmüş gibi bahsediliyor ve şöyle bitiriliyor: “Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti üzerlerine olsun. Ebediyen Cehennemde kalsınlar, onların azapları asla hafifletilmesin ve onlara ebediyen merhamet olunmasın. Kim bunları duyup gördükten sonra değiştirirse, vebali ve günahı bunu değiştirenlerin üzerine olsun. Hiç şüphe yok ki, Allah her şeyi işitir ve her şeyi bilir."

Fetih kavramının İslam’a ve insanlığa faydayı anlatan tüm türevleri her zaman kitleleri coşturmuştur.

Haliyle kazanma derdinde olanların da seçim vaatlerinde en çok kullanacakları kelimelerden biri “açmak” tır.

‘Sorun oluşturan engelleri açacağız’, ‘rahatlatıcı ve ülke insanının huzuruna, kalkınmasına ve maddi manevi ilerlemesine katkı sağlayacak projeler açacağız’, ‘geçmişten geleceğe, buradan oraya kapatılmış kapıları, yıkılmış gönül köprülerini açacağız’ diyenler oyları alacaktır.

Peki, isimleri yakın tarihte hep kapatmayla anılan geleneğin temsilcilerinin, “açma” vaatleri ne kadar samimidir?

Dün camileri kapatanlar, depoya, ahıra çevirenler, satanlar, yıkanlar, bugün neyi açacaklar?

18 yıl boyunca ezanın aslını tağyir edip, Bilal’i susturur gibi, minarelerden imanlı sinelere kahır dökenler, ve daha üç hafta öncesinde olduğu gibi buldukları her fırsatta ezana dil uzatanlar, el’an hangi ıtrî bülende nağme olacaklar?

Medreselerin, Kur’an Kurslarının ve İmam Hatip Okullarının kapısına şöyle ya da böyle kilit vurmuş olanlar bugün kimin hayrına neyi açacaklar?

Alimleri darağaçlarında idam etmekle kalmayıp, mezarlarını da meçhul mekanlarda saklayarak eziyete devam edenler ve İslam tarihinin aziz mirasına ilişerek bir medeniyetin ziyasını söndürenler bugün hangi ışığı açacaklar, neyi yeşertecekler?

Kuran alfabesini yasaklayarak yüz yıl öncesinin bütün yazılı müktesebatını bugünkü nesillere kapatan zihniyet, içinde “açacağız” geçen sözlerine, nasıl inandıracaklar?

Ve ikide bir, zulümden kaçıp bu ülkeye sığınan mazlum muhacirlere memleketin kapılarını kapatmaktan bahsedenler, ülkenin yerli insanına hangi fazileti, erdemi ve fedakârlığı açacaklar?

Kapılarını LGBT gibi bilumum iffet namus fukaralarına, fıtrat muarızlarına açanlar, halkın ahlakı, şahsiyeti ve haysiyeti için nasıl temiz bir fasıl açacaklar?

Evet, bu bir yerel seçim. Belki ifade edildiği biçimiyle abartılı mottolara gerek yok. Ancak şu güzel diyar üzerindeki birliğe, dirliğe, umut bahşeden geleceğe kimseciklerin kastı ve kötü niyeti yok demek de fazla iyimserlik olur.

Mevcut kazanımların içine dahi ur gibi yerleşerek oradan, İslami hassasiyetlere, bir takım hak ve hukuka taarruzda bulunanları atlamak da cabası.

Şimdi seçim vaatlerine ve oy isteyenlere bir daha göz atma vakti. Bir kriter, kimlerin geçmişte neyi açıp neyi kapattıkları olsun ve neyi açıp kapama ihtimalleri..

Ve dileğimiz de bu olsun: Sandıklar inşallah hayra ve iyiliğe açılır.