Kızıyla görüşen bir gençten bahseden ve bu durumu kocasına anlatmaktan korktuğunu belirten hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“İki oğlum iki kızım var. Babalarının çok sert bir mizacı var. Çocuklarını çok sever ama bir hatalarını görse öyle laflar eder ki adeta hepimizin annemizden emdiği süt burnumuzdan gelir. En büyük kızım üniversiteyi bitirdi. Makine mühendisliğini okudu. Şimdi stajına devam ediyor.
Kızım ortaokulda aynı sınıfta okuduğu bir gençle uzun süredir görüşüyormuş. Çocuk liseyi zor bitirmiş, bir işi de yokmuş. Benim haberim yoktu, küçük kızım ağzından kaçırdı. Ben de büyük kızıma oğlanı sordum.
Annesi, bu, daha altı aylık bir bebek iken ölmüş, bir ablası varmış, babası yeni evlendiği kadınla çekip gitmiş. İkisini de babaannesi büyütmüş, babası neredeyse hiç sormamış. Çocuğun işini sordum. İnternet sitesi mi, uygulama mı ne kuruyormuş.
Ben durumu öğreneli dört ay oldu, bu arada babaannesi geldi, artık bir nişan yapalım diye ısrar ediyorlar. Kocam meseleyi bilmiyor, öğrense kıyamet kopar, söylemesek o da olmaz, ne yapacağız bilmiyorum..”
Babanın/kocanın otoriter ve sert yapılı tutumuna karşı kadında/annede normalde bir soğukkanlı yaklaşım becerisi gelişmelidir. Ki bu misalde herhalde en az yirmi beş yıllık bir aile tecrübesi de var ve burada kadın, kocasının öfke ve gerginliğine çok daha alışmış olmalıdır.
Dört aydır bu konunun babadan gizleniyor olması, ailedeki güven ve samimiyet gibi hassas bağlara da zarar verir. O nedenle evvela, ne tür tepki vereceğini hiç düşünmeden kızınızla ilgili hususu belki de ilk başta bilmesi gereken kişiye yani babasına çok net biçimde anlatmanız gerekir.
Tabi olayı anlatırken hikmetle, alıştırarak, merhamet ve şefkat hislerine dayandırarak, muhabbetini celbederek aktarmak o kadar da zor değildir.
Kaldı ki, böyle olmasa bile kritik olayları asıl sorumlu makamdan gizlemeyi vicdan da hukuk da kabul etmez.
İkincisi de, evlilikte tabi ki denklik çok mühimdir. Yalnız tahsil durumunun denklikle alakasını tespit etmeden önce, mezkur örnekte olduğu gibi, kızla erkek arasında, bir şekilde ilerlemiş olan karşılıklı alakayı dikkate almak gerekir.
Damat adayının işi ve geliri hakkında emin olmak ve bunu bir şart olarak ileri sürmek elbette ki gereklidir. Zira hiç bir anne baba kızlarını yokluk, yoksulluk ve başkasına muhtaçlık içinde sefil, miskin bir hayat macerasına göndermek istemez. Ancak bununla yetinmek, kız için felaket demektir.
Oğlanın şahsiyeti, edebi, ahlakı, fikri, hayata ve olaylara bakışı, namazı gibi birtakım temel disiplinlerde de asgari bir seviyede olması şarttır. Sayılan şartlar bu sualde kıza hatırlatılmalı ve tercihini bunlara göre gözden geçirmesi söylenmelidir.
Muhabbet, toprakla su gibidir. Hem kerpiçtir, hem harçtır, içinde biraz saman da olmalıdır ki, tutsun, bağlasın, kaynaştırsın. Hoşunuza gitmeyen ayrıntıları saman gibi teşhis edebiliyorsanız korkmanıza gerek yok.
Kızınıza doğruyu yanlıştan ayıracak bir temyiz etme davranışı kazandırdıysanız, o zaten bile bile zararı seçmez.
Şimdi tevekkül ve Allah`a yalvarıp niyaz etme vaktidir.
Dua bekleriz.