Nişanlısının ailesinin iyi niyetlerini suiistimal ettiklerini ve arada güven sorunu olduğunu dile getiren hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:
“Bir süre önce birileri istemeye geldiler babam araştırdıktan sonra veailemin de onayıyla kabul ettik.Mehiriusule göre istedim ama onlar bizi aşardediler babam zorlaştırmak istemedi.Ben istemeyerek kabul ettim.
Arada birtakım şartlar konuşuldu, onlar da tamam dediler. Bir kaç ay geçtikten sonra onlar kendi bildikleriniokuyunca babam çok sinirlendi.Verdikleri sözü inkar ettiler, babam benim şahitlerim var dedi, ortam iyice gerildi ipler kopuyordu, araya hatırı kırılmayacak insanlar girince nişanı bozmaktan babamgönülsüz bir şekilde vazgeçti.
Bu kadar söz söylendi ve aramızda bu kadar olay yaşandı, eğer kısmette varsa düğün olursa yanlarına gittiğimde onlar, yaşananları yüzüme vuracaklar ve aramızda artık saygı kalmayacak diye çekiniyorum. Çünkü çok tatsız şeyler söyledik, birbirimize karşı güven namına bir şey kalmadı.Babamın da o günden beri suratı asık.
Meğer babamın ta önceden gönlü yokmuş beni onlara vermeye.Bunu duyunca çoküzüldüm.Değerim böyle imiş, ne yapacağımı bilmiyorum kabul etmesem kul hakkınagirmekten korkuyorum.Onların yanına gitsem bu yaşananları yüzümevuracaklar.Huzur olsun dünya malı gelir geçer ama onların bizim yaptıklarımızıgörmezden gelmeleri kendi bildiklerini okumaları insanın zoruna gidiyor,durumları yok diyerek mehirde filan sıkıntıya sokmak istemedik karşılığı bu mu olacaktı?Artıkonlara güvenim kalmadı.”
Herhalde okuyucumuz gergin ve kararsız ruh halinden dolayı bazı ayrıntıları ifade etmeye gerek görmemiş. Mesela iki aile arasında konuşulan ve sonradan büyük sıkıntıya sebep olan mesele neydi bilmiyoruz. Nişanlısının nasıl biri olduğunu ve yaşananlara ne tür bir tepki verdiğini bilmiyoruz. En azından,‘kul hakkına girmekten korkuyorum` derken tam olarak ne demek istediğini anlamamız önemliydi. Dolayısıyla aktarılan kadarıyla yetinerek ve bazı tahminlerde bulunarak yorumlamış olacağız.
Henüz nişanlılık süreci devam ediyor. Bu süreç bir karar verme dönemidir. Ortada henüz şahitler huzurunda kıyılmış bir nikah yok, akit yok. Haliyle şu anda iki tarafın da birbirine mecburiyeti yok. ‘Onlara şöyle söz verdik, her ne kadar aramızda birtakım sorunlar olduysa da, bazı iyilikleri de oldu o yüzden nişandan vazgeçersek kul hakkına girmiş oluruz` demek sağlıklı bir tutum değildir.
Evlilikte elbette ki annenin, ailenin ve babanın/velinin önemi büyüktür. Ancak evlenecek olan adaylar da net olmalıdır. Kendi gelecekleriyle ilgili karar verecekleri için evlilik öncesinde kararsızlıktan, tereddütlerden ve varsa içlerindeki şüphelerden kurtulmuş olmalıdırlar. O yüzden gönülde tam karşılığı olmadığı halde; ‘aman babamın hatırı kırılmasın, annem sevinsin, aileme laf gelmesin, şunlar böyle demesin` diye kalpte tam oturmamış bir talebe “evet” demek, ileride telafisi kolay olmayan hasarlara yol açabilir. Bunun çok örneği olduğu için temkini elden bırakmamakta fayda vardır.
Eğer nişanlınız, işi, yaşı, vasfı, durumu ne olursa olsun, aileler arasında yaşanan olumsuz hadiselerde sizi sıradan bir detay olarak görüyor idiyse, sizi teselli etmiyor, yaşananlar için üzgün olduğunu bir şekilde belli etmiyorsa burada riskin daha da ciddi olduğunu görmek lazım.
Okuyucumuz, satır arasında, ‘değerim böyle imiş` gibi bir söz sarf ediyor. Siz değerli olmasaydınız, maddi durumlarını hiç umursamaz ve normal bir mehir istemekte ısrar ederdiniz. Siz değerlisiniz ki, iki aile sizden dolayı birtakım zorluklarla mücadele ediyorlar.
Ancak yine belirtelim. Sizi değerli görmeyen ve bunu size hissettirmeyen, kendi dünyalarındaki basit hesapları, sizin hayallerinizden çok daha önemli bulan kimseler için henüz karar aşamasındasınız.
Ama yok, bir iki yanlış anlama oldu ve sorun kalmadı, şimdi aramız iyi, nişanlım da zaten ailesi içinde çok iyi bir insan diyorsanız, bunun neticesinde de karar verecek olan sizsiniz.
Dua bekleriz.