ZARRAB DAVASINDAN CEVAPSIZ SORULAR

Günlerdir Reza Zerrabb`la oturup Reza Zarrab`la kalkıyoruz.

Reza Zarrab`ın aşağılık bir kazip olduğu tartışılmaz…

Mevzumuz burada Zarrab`ın kerameti ve ihaneti arasında gidip gelmek değildir elbette.

ABD`nin İran`a uyguladığı ambargonun delinip delinmediğini de tartışmaya gerek yok sanırım.

ABD, İran`a ambargo uygulamışsa ve bir ABD vatandaşı bu ambargoyu deliyorsa ABD yasaları ve kamu vicdanına göre bu bir ihanettir.

Türkiye böyle bir ambargoya karar vermişse ve bu ambargoyu delen Türk vatandaşlarının kurduğu paravan bir şirket varsa bu şirket elemanlarının yargılanma gerekçesi de ihanet olur.

Sanırım bu konuda hepimiz mutabıkız.

Peki, ABD`nin uyguladığı bir ambargoyu bir Türk vatandaşı deliyorsa, yani amiyane tabirle takmıyorsa, bunu ihanetle eşdeğer tutmak delalet değilse ihanet değil midir?

Dikkat edin, ihanete bakışımız aynı değil; ambargoyu delmek değil, delmeyi ihanet saymak ihanettir.

ABD`nin açtığı davadan medet ummak da kelimenin tam anlamıyla mezellettir.

ABD`nin elinde tuttuğu tek argüman, İran`la yapılan alışverişte doların kullanılmasıdır ve Halk Bankası genel müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla`nın yargılanma gerekçesi de bundan ibarettir.

Şimdi gelelim bu konudaki kritik sorulara:

·Reza Zarrab dolar kullanmanın suç olduğunu bilmeden kullanan bir mecnun mu?

·Reza Zarrab ortağı Babek Zencani ile Türkiye`nin mahkûm edilmesi için çaba gösteren CIA elemanı iki madun mudur?

·Reza Zarrab`ın bile bile ABD`ye gitmesi, Babek Zencani`nin İran tarafından derdest edilmesi, Zarrab`ın mahkemedeki tavırları, bundan da önemlisi elemanlarıyla konuştuğu telefon görüşmelerindeki şifreli dil sıradan bir oyun mudur?

·Reza Zarrab`ın ortağı Babek Zencani İran mahkemelerinde idam cezasını aldığı halde cezanın uygulanmamasının sebebi İran`ın ABD`yi karşısına alamayacağı kadar büyük bir sorun mudur? (Öyle ya uyuşturucu, siyasi mahkûmların idam kararının uygulanmasında bu denli beklenmiyor.)

·Reza Zarrab davasında yargılanma konusu ambargonun delinmesinde doların kullanılması iken FETO ve CHP trolleri neden rüşvet konusunu asıl maddeymiş gibi gösterme çabaları emre amade birer koşun mudur?

·Zarrab davası ve CHP`nin Man adası belgelerinin eşzamanlı olması tesadüf mü, kurgulanmış bir efsun mudur?

·ABD mahkemelerinin Türkiye`deki bir rüşvet operasyonun yargılama hakları yokken bunu, rüşveti dosyaya taşımaları, Türkiye kamuoyuna yönelik bir algı operasyonu mu yoksa yapanların ödemek zorunda oldukları bir düyun mudur?

·Bu operasyonun Türkiye`deki tetikçileri, ihanet içinde mi yoksa kelek birer kavun mudur?

·Reza Zarrab, konuşurken konu İngiliz HSCB Bankası`na geldiğinde savcının “o, konumuzun dışında” diyerek konuyu değiştirmesini anlamayanlar her şeye kafa sallayan birer koyun mudur?

·Yolsuzluk ve rüşvetle yargılanan birine “o dönemde başbakan kimdi” sorusunu yöneltip dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan`ın ismini dosyaya koymak amaçlı dun mudur?

·2010 -2012 yıllarındaki dosyaların 2017 yılında açılmasını “piyonların bitiremediği işi sahiplerin üstlenmesi” olarak okunması gereken bir oyun mudur?

·Ambargoyu delmede dolar kullanmak suç oluyor da Türkiye`nin düşman bellediği bir örgüte binlerce tır silah vermesini görmemek, bir komedi midir yoksa bir animasyon mudur?

 Talal Silo`nun açıklamaları, Reza Zarrab`ın açıklamalarından daha ağır ve mühim; ana muhalefetin Talal Silo ile ilgili hiçbir açıklamasının bulunmaması ise vahim… Talal Silo`nun Reza Zarrab dosyasının açıldığı günlerde getirilmesi hamleye karşı hamle… Kafalardaki sorular şekilde uzayıp gider.

Sonuç olarak rüşvet alan ve veren mel`un, ihanet topyekûn, ihaneti fark etmeyen odun, FETO örgütü her renge girebilen omurgasız bir bukalemundur.

KISA KISA…

Bir zamanların gol kralı olan Zafer Biryol FETO`nun çağrısından sonra Bank Asya`ya 800 bin lira yatırdığı gerekçesiyle gözaltına alındı.

Biryol, FETÖ'nün spor yapılanması içindeki tüm ilişkileri anlattıktan sonra itirafçılıktan salıverildi.

Yeşil sahalardan yıllardır uzaklaşan Zafer Biryol son golünü FETO`ya atarak klasmanında kendince altın gole imza attı.

*****

“FETO örgütü, dünyanın en sadık elemanlarıyla bilinen bir örgüt olduğu kadar en fazla itirafçısı olan örgüt ünvanını da alır” dediğimde bana inanmayan dostlara küçük birkaç bilgi:

Cezaevinde intihar eden veya örgüt tarafından infaz edilen eleman sayısı kırkı geçti.

Yurt dışına gidenlerin lüks yaşamı, ülke içinde olup cezaevinde olmayanlarda da intihar/infaz vakalarını tetikleyeceğini göstermekte.

İtirafçı sayısının da beş yüzü geçtiğini belirtmeliyim…

Lüks arabalarla fink atan Hakan Şükür, yatta eğlence düzenleyen Konya tüccar ekibinin görüntüleri; yeni intihar ve itiraflara gebe…

*****

“Derinler onu askeri darbeye götürüyorlar sanırım. Tuzağa düştüğünün farkında değil. İstedikleri ortam olunca onu oyacaklar. Rejimi ona mı teslim edecekler sanki. Kaos ortamında istediklerini yaparlar. Bu saatten sonra içeri girmek boşa yatmak olur. O nedenle siz de kuzu kuzu teslim olmayın.” (20 Ağustos 2015)

Cümleler FETO`nun “altın nesil”diye pazarladığı Zekeriya Öz`ün Bylock yazışmalarından.

Üslup pespaye, mesaj net…

*****

"Yeni bir şey yok. Gündem iyice değişti. Memleket kan gölü. Notlar çok güzel, ilaç gibi. Unutulmanız güzel. Herkes kendi işine bakıyor. Balık hafızalı kamuoyu unuttu sizin çıkışınızı."

Bu satırlar da Zekeriya öz`ün yazışmalarından…  Tarih 21 Ağustos 2015…

Çukurlara gömülen gencecik bedenler ve hesap vermeyen örgüt…

Kimin adına onca olanlar?

Sanırım ZEK, amacı açık açık anlatmış…