Yer; Samsun Şehir Stadyumu…

Maç, Beşiktaş ve Atiker Konya Spor arasında oynanıyor.

Stat, tıklım tıklım diyemeyeceğim gibi tek tıklımı bile kullanmayacağım.

Hatta statta tık yok.

Tıkın olmadığı Beşiktaş tribünlerinde bir kıpırdanma, bir tıkırtı.

İlk tık, bu tıkırtıdan sonra ortaya çıktı.

Bir avuç seyircinin elinde İlginç bir pankart…

Pankartı taşıyan üç beş kişi…

Amaç; Nuriye Gülmen ve Semih Özakça`yı desteklemek miş.

Kim bu Nuriye Gülmen ve Semih Özakça?

DHKP-C`den yargılanan ve haklarında defalarca soruşturma açılan iki öğretmen veya eğitim fakültesi çıkışlı.

Eğitim fakültesinden  mezun bu  iki zat KHK ile ihraç edilmişler ve ihraç edildiklerinden beri ölüm orucu(!)ndalar.

Ramazan ayında özel bir çaba olmadan beş kilo verdiğim halde bu iki şahıs yaklaşık altı aydır altı kilo vermiş.

Ölüm orucunda altı ay kalıp altı ayda altı kilo vermek(!)

Müthiş bir bünye(!)

Laboratuvarlarda üzerinde çalışılması gereken iki denek.

Pankartta “Nuriye ve Semih Yaşasın” yazısı.

Yaşamamaları için hiçbir neden yok ki…

Ölüm orucu oyunun kaç dizi olarak belirlendiği aslolan.

Yoksa yönetmen isterse bu dizi yıllarca devam eder.

Tıpkı doksan küsür yıl oynanan Kemalizm oyunu gibi.

Buradaki en büyük yanlışlık o pankartı taşıyanlar hakkında yargılama dosyası açmak, yani onları ciddiye almak…

 

 

 

Sol ve PKK Arasına mesafe

Sol, toplumsal değerlere savaş açan her bileşenle bir araya gelebilir.

Adının satanizm, feminizm, Kemalizm veya Apoizm olması hiçbir şeyi değiştirmez.

Arada bir özeleştiri niteleiğindedeki kısık seslerin de kalıcı olacağını veya etki sarmalına dönüşeceğini beklememek gerekir.

En azından ben bu konuda iyimser değilim.

*****

Cüneyt Cebenoyan; ablasını PKK saldırısı sonucu kaybeden bir HDP`li ve üç seçimde HDP`ye oy veren bir köşe yazarı ve sinema eleştirmeni, yani bir entellektüel…

PKK`nın şiddetinden birinci derecede etkilenen solcu bir aydın.…

82 Darbe anayasasını eleştirdiği için on dört ay cezaevinde kalan eski tüfek solculardan.

PKK`nın 30 Aralık 1994`te Taksim The Marmara Oteli`nin altındaki pastaneye koydurttuğu bombanın patlaması sonucu Ablası arkeolog Yasemin Cebenoyan`ı kaybetmişti.

Aynı saldırıda yazar Onat Kutlar da can vermişti.

Bu saldırıdan sonra PKK`yı eleştirdiği için sürekli tehdit aldığını da belirtiyor.

Hatta isim vermekten de imtina etmiyor.

HDP Şişli İlçe Örgütü Yönetim Kurulu üyelerinden Pınar Yiğitoğulları bana Messenger`dan, “Hesabını soracağız” diye tehdit ve hakaret ettti diyen Cüneyt Cebenoyan, yine kendi ifadesine göre HDP`ye üç seçimde oy vermiş.

Türk solu içindeki belli bir kesimin PKK ile arasına yeterince mesafe koyamadığını eleştiren Cüneyt Bey, tehdit edildiği partiye oy verirken iyimser bir duygudaysa Türkiye`deki sola iyimserlik manyağı(!) diyebiliriz.

Cebenoyan`ın “Standart Türk entelektüeli, Batı hangi fikri pompalıyorsa onu içselleştirir. Batı, YPG/PKK için ‘Özgürlük savaşçısı devrimciler` derse, Türk entelektüeli orada başka hiçbir şey görmez. PKK ablanızı öldürür. Tek talebiniz özür dilenmesi olur. Dilemezler ama talep eden olarak siz ırkçısınızdır” diye devam ettiği röportajında çok güzel konulara değinmiş.

Ilginç olanı da solu eleştirirken kendisini olayın dışında tutması.

Demirtaş`ın pozitif söyleminden etkilendiğini söyleyen Cüneyt Bey, içinin huzur bulmadığını söylerken kendisini tehdit eden birilerine oy verdikten sonra kimden ne bekliyor acaba?