Referandum öncesi saflar belirgin bir şekilde sıklaştıkça bazı saflar da zırvalama yarışında...
Safların sıklaşması, Ortadoğu insanının karakteri; seçimin gereğinden fazla önemsenmesi, bütün Asya insanının karakteristik özelliği, safların zırvalaması da dünyanın her yerinde görülebilecek sıradan bir olay…
Yani, vakayı adiyeden…
Ya çakalların peydahlanması?
İşte burada biraz duraksamak gerekir.
Sen kalk yıllarca kurtçu takıl, bozkurt üzerine destanlar oku, Asena`nın peşine takılan Börteçine san kendini, sonra ilk kümesi görünce kümese dadanan çakal kesil.
Asena`nın ümidi, Tokyoda doğdu… Bu yüzden mi gözleri çekik acaba?
Yoksa iklim şartlarının insan üzerindeki etkisi mi?
Kim bilir belki de başka faktörler…
Hani bir insanın oluşumunda birçok faktör rol oynar ya!
***
Türkler, binlerle ifade edilen bir zaman öncesinde Ergenekon`da varlık yokluk mücadelesinde…
Ölüm kalım, hayat memat meselesi anlayacağınız...
Önlerinde demirden kocaman bir dağ, arkalarında dağ, sağlarında dağ, sollarında dağ…
Düşman çok güçlü… Düşman etraflarını sarmış… Çözüm bulmazlarsa hiçbiri kalmayacak sağ…
Ne yurtları kalacak, ne obaları ne de otağ…
Demir dağı eritmek için ateş harlanır ve dağ eritilir… Ama çıkış neresi belli değil…
Türkleri etrafında toplayan öncü komutan Börteçine arayışta… O da ne?!..
Bir dişi kurt, Asena!…
Asena, göz kırpar Börteçine`ye?
Börteçine`nin ümidi Asena… Asena, Pensilvanya`daki meczuba meftun…
***
Çağlar geçer, devran değişir, Asena dansözlüğe soyunur, Börteçine olmaya namzet olan da çakallığa.
Yanında dost diyebileceği kimse yok… Bir kullanımlık ömrü olduğunun farkında… Referandumdan sonra üzerine sifonun çekileceğinin de. Hem Pensilvanya`daki meczubun ağzını temizleyeceği peçete kadar şanslı da değil. Yoksa belki talih yüzüne gülecek, bir beyinsizin midesine inecekti.
Dedim ya bir kullanımlık ömrü olan, sifonla hayatı noktalanan değersiz bir meta…
Tek Ümidi, Asena`nın buyuracağı işaret… Asena ortalıkta yok…
Üstüne üstlük hava sisli ve puslu…
Ülkenin etrafında akbaba sesleri domuz bağrışlarına karışmış.
Asena`nın Ümidi kurtuluş mu arar, ihanet sarmalında bir gönüllü mü bilinmez.
Pensilvanya`nın dilinde ceket nakaratlı melodi, bu defa ceket satışına başlamış…
Duran “durdurun dünyayı inecek var” sesiyle hayırsız bir çaba içinde.
“Hayır diyelim ayol” sesi ümit ışığı olmuş birilerine….
Yol arkadaşlarını arar, yoldaş arayışında…
Etrafında hiçbir kurt yok…
“Bu ne karanlık gece tengriii!” bir vaveyla çıkarır.
Dağlardan değil gökdelenlerden “griii” diye bir yankı duyulur.
Yol arkadaşlarına döner bir kez daha…
Sağa bakar, sağında orak çekiçli devrim hayaliyle beyni tütsülenmiş bir asi…
Sola döner, yüzü puşili, ölüm kusmaya amade bir heyula…
Kanter içinde kalır, bir kez daha koparır bir vaveyla…
Ümidini kaybetmez, bir ümitle arkasına döner…
Arkasında, kimin adına çalıştığı belli olmayan bir liboş…
Önünde cinsiyeti meçhul “ayol safları sıklaştıralım şekerim” diyen bir godoş…
Asena`nın ümidi aylar öncesinde kurtarıcı rolü oynamaya namzet bir Börteçine olmak için yola çıkmıştı… Gelinen süreçte her türlü ahlaksızlığı birleştirip kaynaştıracak bir Japon yapıştırıcısı görevi verildi. Hakikatte hiçbir özelliği olmayan, miadını dolduran ve çaresizlerin ümidi olması için sulandırılan bir reçine oldu.
Börteçine…
Teçine…
Reçine…
Ne?
HÜDA PAR terörist mi?