Rusya`nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov`un öldürüldüğü gün, Moskova`da da bir Rus Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin evinde ölü bulunduğu ortaya çıktı.
Aradan bir hafta geçmeden Rus savunma bakanlığına ait bir uçağın Lazkiye`ye giderken düş(ürül)mesini de diğer olayların yanına koyup Lavrov`un “artık savaşlar devletlerarası değil, örgütler üzerinden yürütülecektir” sözüyle birleştirirsek gerçek manada küresel bir savaşın başladığından söz edebiliriz.
Küresel savaşın yerel ölçekteki yansıması ve içimizdeki piyonların kullanılmasını öncelemek bizim için daha önemlidir nitekim. Zira aktörü olamayacağımız bir oyunun figüranı olmamak için oyunu iyi okumak gerekir.
19 Aralık saldırısının faili Mevlut Mert Yalçıntaş`ın silahından mermiler çıkar çıkmaz FETO örgütünün kalemşorları haberi beklercesine haberin üzerine bodoslama atladılar.
Ellerine sürülen kanı temizleme çabası mı, olası bir Rus tehdidine karşı korunma içgüdüsü mü bilinmez; ancak çok aceleci davrandıkları kesin.
İçgüdü sözcüğüme takılıp kalmayın, zira iradesi elinde olmayan her canlının içgüdüleriyle hareket ettikleri bir vakıa.
İçinizden FETO örgütünde, tepelerindeki meczup hariç, iradesiyle hareket eden birinin var olduğuna inananınız var mı acaba?
Yapı, her ferdi iradesi elinden alınmış sünger beyinlerden müteşekkil değil mi?
“Tepedeki de iradesiz” diyenler, yanılıyor; çünkü meczup oynanan oyunun gönüllü aktörü.
Adam, Batı dünyasının gönüllü tetikçisi…
Bütün savaşını kırk yıl boyunca dinin kodlarıyla oynamaya verdi.
Verilmiş bir görevin ifası bu.
Yeni bir din vücuda getirdi ve bu sapkın dinin tek mücadelesi Müslüman dünyasıyla oldu.
Cebrail`in kuracağı partiye oy vermeyeceğini söylediğinde “duygularındaki abartı” dediler.
Kelime-i tevhitten “Muhammed ‘ur Resulullahı” çıkardığında “yanlış yere çekiyorsunuz” dediler.
Hz İsa`nın babasız doğamayacağını, Hz Muhammed`in onun babası olma ihtimalini dillendirdiğinde “bu onun görüşü, ancak itibar edilmez” dediler.
Üniformalı eşkıyaları tanklarla, uçaklarla halka ateş açtığında “amaçları bu değildi, hedef biraz sapmış olabilir” dediler.
Yani adamın taa başından beri amacı belirlenmiş, hedefe odaklanmış bir sapık olduğunu bir türlü kabul etmek istemediler.
‘İstemediler` belki biraz sert oldu. ‘Kabullenemediler` demek daha uygun. Çünkü kişinin aldatılmış olduğunu kabullenmesi kolay değildir.
Peki, FETO bu son eylemle neyi amaçladı dersiniz?
Polis Koleji`nde yıllarca öğretim görevlisi olup binlerce kumpas uzmanı(!) polis yetiştiren ve kurdukları kumpaslarla binlerce insanı gözaltına alan, hâkim ve savcılarıyla kumpası ilerletip bu mağdurları cezaevine sokan kirli oyunların mucidi Emre Uslu, fail daha platformda çatışma halindeyken “Ben polisi tipinden tanırım. Bu kişide POLİS tipi yok. Tipik bir İHL`li bu. Eğer bu kişi polis ise son dönemlerde alınan AKP polisidir.” diyerek hem hedef şaşırtma yoluna gitti, hem de bütün İmam Hatip Liselileri töhmet altına alarak bu okullara olan kinini kustu.
Bu kin ve öfke, ateşgede FETO`dan tabana sistemli bir biçimde yayılan bir öfke…
Hem de öyle sıradan değil… Ebu Cehil, Ebu Leheb`in ashab-ı guzine olan öfkesi derecesinde…
Emre Uslu`nun alıntı cümlesindeki yazım yanlışlarına gelince… Bunları bilerek düzeltmedim. Adamın yaptığı yazım yanlışlardan hangi acele ve endişeyle yazdığını görmenizi istedim.
Sonra Bugün gazetesi eski Ankara temsilcisi Erhan Başyurt`un olayı Nusra`ya yükleme çabası…
Bu acemi oğlanların bilmediği bir şey vardı:
Örgüt, olayı üstlenme niyetiyle yaptı. Hem de altına imza atarak…
Grant takımla gönderilen militan giyimi ve tipiyle tabanın bir prototipini temsil ediyordu.
Arapça okuduğu duada Türk Olimpiyatlarıyla büyüyen birinin Latin alfabesinden Arapça metin okuma çömezliği, “Suriye`yi, Halep`i unutmayın” sözlerinde ise eylemi halkın gözünde bir yere oturtma amacı vardı.
Ancak eylemin organizatörü CIA, Rusya`ya mesajı açık gönderdi.
“Biz CIA`nın iç çamaşırlarını biliyoruz” diyen FETO`ya, FETO`nun iç çamaşırlarını sallaya sallaya eylemi yaptırdı.
FETO da bunun farkında ve buna razı, çünkü eylemin yararına inandırılmış.
Ancak çömezler, eylemin amacını okuyamadılar.
Zaten tipinden adamı İmam Hatipli yapacak kadar çömezler.
FETO örgütü, bu eylemle örgütün güç gösteriminin tabana moral, karşı tarafta kâbusa yol açacağına inandırıldı.
Bu yüzden örgüt, eylemi üstlenmek adına dikkatleri üzerine çekebilecek bir eleman gönderdi.
Eylemi üstlenmekle; AK Parti ve hükümet kanadına “istediğimiz eylemi, istediğimiz zaman yapabiliriz” mesajı verildi.
Halkın sadaka ve zekâtıyla halka kurşun sıkmaktan kaçınmayacak “beni burada öldürmeden çıkaramazsınız, beni sağ yakalayamazsınız” diyen sünger beyinli tunç militanların kararlılığını dünyaya gösterdi.
“Seninle birlikte Cehenneme de girmeye razıyım” diyen Enes Kanter`in açıklamalarından militanların neye katlanabileceğinin mesajını okumamış mıydık?
Anlaşılan, bundan sonraki günler daha yoğun geçecek gibi.
Çünkü Pensilvanya`daki meczup “yakında yeni cinayetler işleyip boynumuza atabilirler” diyerek yeni cinayetlerin sinyalini/emrini vermiş oldu.