“Küçük kızların evliliği veya tecavüzcüler” diye gündeme gelen yasa tasarısı ile ilgili tartışmalar günlerdir gündemin ana maddesi oldu ve ana madde olarak kalmaya devam edecek gibi.

Gündemi meşgul etmeseydi de bu konuya bigâne kalmak ahlak kurallarına aykırı olacağından konuyu konuşmak, yazmak, çizmek gerekirdi.

Ahlak, iman ve irfan muvazenesini kurmuş bireyler ve yapılar böyle konulara bigâne kalırsa meydan şarlatanlara kalır ve toplumun bütün ahlaki değerlerine tecavüzü kutsal bir vazife belleyen ahlak fukaraları; bir anda bir Aristo, bir Konfüçyüs, bir Plato gibi ahlakçı kesilirler.

Üstelik bir yıl önce ahlaksız sitelerin kapanmaması için binlerce kişiyi toplayan ve bunların ön safında duranlar, bu partilerin milletvekilleri değilmişçesine...

Bu yasanın içeriği netleşmeden ve daha açık yazılmadan yasaya muhalif olan da yasayı savunan da aynı amacın hizmetkârı.

Yani aynı futbol takımının amigoluğunu yapmaktan başka bir iş görmüyorlar.

Kısacası tek kullanımlık bir işlevleri var.

Sığ ifadelerle, içlerindeki karın ağrısını yansıtan CHP`liler nasıl amigo sayılıyorsa “yapılmışsa vardır bir hikmeti” düşüncesinde olan Ak Partililer de amigodur anlayacağınız.

****

Evvela, Ak Parti belki de yapılması gereken bir işi nasıl çıkmaz sokağa sürükleyebileceğinin, nasıl içinden çıkılmaz bir biçimde sunulabileceğinin en güzel örneğini verdi.

Bir olay, bundan daha karmaşık hâle getirilemezdi.

Kısa cümleler ve net olmayan ifadelerle adeta “kim nereye çekerse çeksin” dercesine bir başarıya(!) imza attılar.

Ancak kirli bir kasetle liderini devirmiş bir parti liderinin ahlak abidesi gibi oralarda dolaşması da inandırıcılıktan uzaktır.

Pedofili bir zatı kutsayan birilerinin çocuk tecavüzcülerine ahlak üzerinden vurmaları, en azından tecavüzcülerin eylemi kadar ahlaksızcadır.

Okullarda mini eteğe müdahaleyi gericilik olarak tanımlayan ahlak yoksunu insanlar, çocuk haklarını ahlak kuralları içerisinde savunamaz.

Evliliğin insanın özgürlüğünü kısıtladığını düşünenlerin ahlaktan dem vurması anlamsızdır.

Birkaç yıl önce Doğu`nun bir ilinde malum N.Ç olayında sessiz kalanların bugün hiç konuşmaya hakları yoktur.

Tecavüzcülerin veya evli birilerinin eşini aldatmasının cezasının idam olması gerektiği düşüncesine karşı çıkanların bu konularda söz söylemeleri yüzsüzlükten başka bir şey değildir.

Aldatma işi bayağı kişiyi kasacak gibi değil mi?

Sizi gidi yalancı Pinokyolar!...

****

Sonuç olarak bu yasa, mağdur üç bin aile için çıkarılıyorsa Ankara`da bu dosyalarla ilgilenecek bir bilirkişi mahkemesinin kurulması, bu mahkemede hâkim, savcı ve toplumun iç dinamiklerinden haberdar olan bir heyetin söz sahibi olması ve davaların yeniden incelenmesi gerekiyor.

Yedi yaşında, on iki yaşlarında evlendirilen ve şu anda kırklı yaşlarda olan birilerinden haberdar biri olarak diyorum ki bu insanlara ceza kesmek adaletin ırzına geçmekle eşdeğerdir. Bunlar istemedikleri bir oyunun gönülsüz oyuncuları olarak ilk çocuklarına “Emrullah” ismini koyacak kadar kaderlerine razı olmuşlarsa bu erdemli insanların anne ve babalarının cezalandırılması gerekir.

Başta on iki – on üç yaşlarındaki N.Ç. davasından yargılanan kaymakamın yazı işleri müdürü, okul müdürü, yüzbaşı ve kırka yakın insan ve bu davanın benzeri onlarca davada yargılanan gerçek suçlular, idamla cezalandırılmadıktan sonra tüküreyim sizin çocuk hakları savunuculuğunuza!..

Sadece onlar mı?

Hayır hayır!...

Eşini aldatanlar da dâhil...

Bu son söz kâbusunuz oldu değil mi gevende tırşıkçiler?...

Öyleyse

Korkmayın, titreyin...

Hem de sıtmaya tutulurcasına...