“Hiç kimse kendini geriye çekip de ‘Bizim bunlarla merhabamız yoktu` demesin. Ancak ne zaman ki yaptıkları açığa çıktı, bunlarla temasta olmak en büyük suç. O tarihe kadar bunlarla temasta olanlara ceza verilecekse Türkiye etrafını tel örgü ile çevireceksiniz, 81 milyonu hapishaneye atacaksınız”

Peh, peh, peh!..

Yazıma bilerek bir alıntıyla başladım. Başladım ki girişi okuyan okuyucularımın “sen de mi” seslerini duyduktan sonra nedamet hallerini göreyim.

Çünkü bu ifadeler, bana ait değil, bir suçluluk psikolojisinin yansımaları.

İtiraf ile iftira arası bir duygu var satır aralarında.

Bu satırlar, uzun zaman Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı görevini yapan ve şu anda AK Parti`nin ağır toplarından olan Mehmet Özhaseki`ye ait. 

“Türkçe olimpiyatlarının bugün bu denli büyük bir etkinlik olmasında emeği geçen herkese teşekkürü borç biliyorum” diyen de kendisiydi.

Her şeye rağmen Türkçe Olimpiyatları adı altında “cambaza bak cambaza” hokkabazlarının oyununa gelişine bir şey demek istemiyorum.

Her fani gibi kandırılabilir, kandırılanlar kervanının bir neferi olabilir; kimsenin bu konuda bir diyeceği yoktur.

Fakat yazının girişindeki ifadede vahim durumlar söz konusu… Ne demek “kimse bizim merhabamız yoktu” demesin? Onlarla temasa geçenler cezalandırılacaksa Türkiye`nin etrafı tel örgülerle çevrilecekmiş. Suçluluk psikolojisinin ergen saldırılarından başka bir anlam taşımıyor bu sözler.

Evvela hiçbir garip gurebanın bu ihanet şebekesiyle yolu kesişmedi.  Zira bunlar Hitler`in iki Z`sinin yeni sürümüydü.

İrtibata geçmek istedikleri insanlar bu iki Z`den birini taşımak zorundaydı: Zengin veya zeki.

Mehmet Özhaseki Bey`e de birinci Z`den dolayı yaklaştıklarının ipuçlarını yaptığı savunmanın satır aralarında okumak mümkündür.

Sonra İslami cemaatlerle de hiçbir zaman yolları kesişmedi.

İslami cemaatlerle temasa geçmiş bireyleri bile kodlarken ateistten sonraki sıralamaya tabi tutuyorlardı. Diğer cemaat mensupları için ne diyordu Baş Hain?

“Yabancı memeden emzirilenler.”

Yani çentik yiyenler. İmana gelemeyecekler. “Cup” diye Cennet`e giremeyecekler…

Ha bu arada diğer cemaatlerle yolları kesişmiyordu dediğimiz kısma bir haşiye düşmek gerekir.

Çünkü diğer cemaatlerin yollarına Şeytan`ın aklına gelmeyen tuzaklar kurduklarını Türkiye halkı sadece “Selam – Tevhid” denilen düzmece bir örgütle öğrendi.

Mütedeyyin Kürt halkına yaptıklarını istihbaratçı Sabri Uzun`un deyimiyle onlar bile kendilerine yapılanları bilemezler. Emniyetten, yargıya; kumpastan infaza kadar her yöntemi HÜDA PAR tabanı üzerinde denediler.

Son genel başkan yardımcılarının cezalarının onanması da o kumpasların bir sonucu değil mi?

Özhaseki, yanlış yapıp pişman olmuş olabilir ama vicdan ehli olarak sormak icap eder:

Günah çıkarmak için herkesi günahkâr saymak mı gerekir?

AAile ve Sosyal Politikalar Yakanı

Başlıkta bir yazım hatası düşünmeyin.

Metalın tersi ametal, normalin tersi de anormaldir.

Eee, böyle olunca ailenin tersi de aaile olacaktır.

Yoksa aileden sorumlu bir bakanın “kadın asla iftira atmaz; sözü, yani beyanı esastır” ifadesi hezeyan değilse nedir?

Konuştuğu dil, kullandığı üslup ile bir aile bakanından ziyade aile yakanı olur.

Ekonomiden mastır, işletmeden doktora yapan birinin aile bakanı olmasını bir kenara bırakırsak bir şirketteki iki ortak arasındaki anlaşmazlıkta bile diğer ortağın beyanı alınmadan karar vermesi adalet değil cinayet olur.

Aile yakan bakanın bu cinayetten bir an önce dönmesi gerekir.