Ortadoğu`daki gelişmeler Dünyanın gündemini oluşturuyor. Bütün dikkatler Suriye, Irak iç savaşları ve Katar meselesi üzerine yoğunlaşmış. Bunu fırsat bilen terör rejimi İsrail, bir yandan Suudi-Mısır gibi Arap ülkelerin kukla yöneticileri ile beraber Ortadoğu`daki İslami direniş hareketleri bitirmeye çalışıyor, diğer yandan belli aralıklarla sudan bahaneler üretip Gazze`ye hava saldırıları düzenliyor.
Gazze`ye atılan her bomba, Arab`ıyla, Fars`ıyla, Türk`üyle, Kürd`üyle, Sünni`siyle, Şii`siyle hepimize atılmıştır. Çünkü Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ve Kudüs`ü, Ümmet adına Gazze`deki yiğitler muhafaza ediyorlar. Eğer terör rejimi İsrail, istediği zaman Gazze`ye saldırıyorsa bu demektir ki İsrail, İslam Ümmetini adamdan saymıyor.
Maalesef İslam Ümmeti olarak bizler, iki milyara yakın sözde sayımıza rağmen şu Hadis-i şerife muhatap olmuşuz. “Onların sayısı çok olacak ancak suyun üzerindeki çer-çöp gibi değersiz olacaklar.” Evet, bugün aynen öyle olmuşuz. Sözde sayımızın çokluğuna rağmen hiçbir kıymeti harbiyemiz yoktur. Her yerde öldürülüyoruz, talan ediliyoruz, işgal ediliyoruz, sınırlarımız çiziliyor, Devletlerimiz inşa ediliyor- yıkılıyor, yer altı ve yer üstü kaynaklarımıza el konuluyor, ama biz hiçbir şey yapamıyoruz. Çünkü bizde ümmet bilinci kaybolmuş. Kimimiz; Ulusçuluk-mezhepçilik-tekfircilik, kimimiz mal-makam-mevki, kimimiz şan-şöhret-makam ve kimimizde istek-arzu-şehvetimizin peşinde sürüklenip gidiyoruz. Oysa İnsan; namusu, şerefi, mukaddesatı ve inancı için yaşar. Bunları kaybettikten sonra kişi şahsiyetini kaybeder, istihza/alay konusu olur, değersizleşir ve dikkate alınamaz duruma gelir. Üzülerek söylüyoruz İslam Ümmeti olarak bugün bu durumdayız.
İslam Ümmeti olarak bir an önce bu durumdan kurtulmalı, mevcut derin uykudan uyanmalı, aramızda kardeşlik ruhunu tesis etmeliyiz. Dostumuzu-düşmanımızı tanımalı ve ümmetçi ruha kavuşmak zorundayız. Ancak o zaman Ümmet kurtulur, Kâbe, Mescidi Nebevi şen olur ve Mescidi-i Aksa özgürlüğüne kavuşur. Çünkü Haremeyn-i Şerifeyn ile Mescidi Aksa ‘nın kurtuluşu, Ümmetin ittihadı ile mümkündür.
Peki, Ümmetin ittihadı nasıl sağlanır?
Ümmetin ittihadı için birçok şey yazılabilir, söylenebilir, birçok madde sıralanabilir ancak âcizane olarak birkaçını yazmakla yetineceği.
– Kur`an-ı Kerim ve Siyer-i Nebiyi okumalı, okutmalı, anlamaya çalışmalı ve sürekli gündemimizde tutmalıyız.
– Peygamberler ve İslam tarihini iyi öğrenmeli, alınması gereken dersleri iyi analiz etmeli ve üzerinde iyi tefekkür etmeliyiz.
–Mezhepçilik, Irkçılık, Tekfircilik vb hastalıklardan kurtulmalı, vasat çizgide konsensüs sağlamalıyız.
– Cemaat şuurunu iyi kavramalıyız. Tebliğ ve mücadelede; disiplinli, İstikrarlı, planlı, programlı bir çalışma içerisinde olmalıyız.
– Tarihimizdeki ihtilaflı meseleleri bir kenara bırakarak, ortak paydalarda bir araya gelmeliyiz.
– Particilik, Hizipçilik, Vakıfçılık, Dernekçilik hastalığından kurtulup Ümmeti ilgilendiren meselelerde tek ses, tek yürek ve tek yumruk olmalıyız.
– Sırayla yerel, ulusal ve uluslararası Müslümanlar arasında diyalog sağlamalıyız. Unutmamalıyız ki; İslami camialar arası yerelde diyaloglar kurulmazsa ulusal düzeyde de kurulamaz, ulusal düzeyde kurulmazsa uluslararası diyaloglar hiç kurulamaz.
Ümmetin vahdet içerisinde kardeşliğin tesis edildiği günleri yaşama temennisi ile…