Referandum sonuçları resmi gazetede yayımlandıktan sonra, 18 maddeden oluşan yeni Anayasa paketinin üç maddesi hemen uygulamaya konuldu. Bunlardan biri de “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi” maddesidir. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanı AK Parti`ye yeniden üye oldu ve sürpriz bir gelişme olmazsa 21 Mayıs`ta yapılacak olağanüstü kongrede Partisinin Genel Başkanı olacak.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile AK Parti yeni bir döneme, yeni bir sürece giriyor. Bu yeni sürece; mütevazı, ilkeli, inançlı ve cesur kadrolarla girmelidir. Radikal kararlar alarak her alanda kendini yenilemelidir. Yoksa küresel şer odaklarının ajandasında bulunan “Paralel AK Parti” seçeneğini, yerli ihanet şebekeleri maşalığıyla sahaya sürecekler. Böylece 2019 seçimlerinde hiç beklemediği bir sonuç ile karşılaşılabilir.
Birinci yenilemeyi teşkilat içinde yapmalı. Bakanlardan, Mahalle temsilcilerine varana kadar ciddi bir revizyon`a gitmeli. Çünkü toplum AK Parti`yi artık Şahmeran`a yani “Başı insan, gövdesi ise yılan`a” benzetiyor. Bundan dolayıdır ki oy verenlerin ezici çoğunluğu teşkilata değil, Sayın Erdoğan`ın şahsına oy veriyor. Birçok kişi nezdinde Erdoğan`sız AK Parti, seçimlerde barajı bile geçmez düşüncesi hâkimdir. Tabii bunları söylerken AK Parti teşkilatlarının tamamını hedef almak insafsızlık olur. Elbette mütevazı ve gayretli kişiler de vardır ancak maalesef çok azınlıktadırlar.
Yeni süreçte; konjonktüre göre kalem sallayan sözde İslamcı yazarlar, makam mevki uğruna yıllarca beraber çalıştığı can dostunun kuyusunu kazanlar, hangi davaya inandığını bilmeyip duruma göre zihinsel türbülans yaşayan zevatlar ayıklanmalı. Bunların yerine davasına inanan, inançlı, ilkeli ve cesur bir kadro ile yola devam edilmelidir.
Tabiûn devri allamelerinden Tavus, Ömer b. Abdülazîz`e gönderdiği mektupta, “Amelinin hayırlı olmasını istiyorsan, milletin işlerini de hayırlı insanlara yaptır.” tavsiyesinde bulunmuştu. İnanıyorum ki Allame Tavus yaşasaydı aynı tavsiyeleri Sayın Erdoğan`a da yapacaktı.
İkinci yenilenmeyi iç ve dış politikada yapmalıdır. İç politikada; başta Kürt Sorunu olmak üzere her meselede, hem muhataplarını hem de şimdiye kadar hükümet adına yetkili olanları ivedilikle değiştirmelidir. Ayrıca özellikle Kürt sorunu ile ilgili hükümete hangi kanaldan bilgi geliyorsa o kanalları ciddi anlamda gözden geçirmelidir. Dış politikaya gelince; kanaatimce AK Parti; Avrupa, ABD ve Rusya`yı iyi okuyabiliyor, değişen konjonktüre göre kartını iyi alıyor ve iyi stratejik manevralar yapabiliyor. Ancak başta Ortadoğu olmak üzere İslam âlemi için aynı şeyleri söyleyemeyiz. Yeni süreçte İslam âlemi ile ilgili yeni hamleler yapmalıdır.
Türkiye`nin yeni sürecinden; Şam`ın, Tahran`ın, Bağdat`ın, Kudüs`ün, Riyad`ın… beklentisi olduğu gibi Moskova`nın, Washington`un, Londra`nın, Paris`in ve Tel Aviv`in de beklentisi vardır. Yeni AK Parti, yeni süreçte İslam âleminin beklentilerini AB(D) ve Rusya yollarında heder etmemeli.