Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Kültür Yolu Festivali” etkinliklerinin ikinci durağı Peygamberler Şehri Urfa oldu.
Hem de Kudüs Şehidi Hasan Saklanan’ın Urfa’da defin edilişinden sadece iki gün sonra.
Peki, nedir bu “Türkiye Kültür Yolu Festivali”
Kültür ve Turizm Bakanlığı 2021 yılında İstanbul Beyoğlu’nda düzenlediği bir festivalden feyiz(!) almış ki, benzer festivalleri 2022’de beş şehirde, 2023’te 11 şehirde düzenledi. Bu yıl ise 16 şehirde düzenleyeceklermiş.
Amacı ise; Türkiye’nin uluslararası marka değerini yükseltmek, tarihi ve kültürel birikimleri cazibe merkezi haline getirmekmiş!
Bu çerçevede yüzlerce kültür sanat etkinlikleri yapıyorlarmış, yapacaklarmış.
Peşinen söyleyeyim bahsedilen kültür, sanat, tarih hepsi hikâye ve göz boyamadan ibarettir.
Çünkü yaptıkları etkinliklerde katılım gösterilen ana program, yarı çıplak ve sözde sanatçıların sahne aldıkları konserlerdir.
Bu konserler, kızlı erkekli on binlerce kişinin iç içe geçtiği ve rezilliklerin yaşandığı organizasyonlardır.
Zaten şehrin her tarafına reklam verdikleri billboardlarda da sadece mezkûr sanatçıların “hangi gün, kim konser verecek” ten başka bir şey yazmıyor.
Dolaysıyla ana etkinlik, inanç ve kültürümüzden uzak, toplumumuzu ifsat etmeyi hedefleyen bu konserler rezaletidir. Diğer yüzlerce sözde kültür sanat etkinlikleri ise sadece laftadır. Bazı yerlerde bu lafta etkinlikler yapılsa da katılımcılar olmadığı için kendi çalıp kendileri oynuyorlar.
Dikkat edilirse bu festivallerin ilki 13-21 Nisan’da Adana’da yapıldı.
Şöyle bir düşünün, Adana’da yapılan bu etkinliklerden kültür sanat adına kimin aklında ne kaldı?
Ya da geçen üç yılda, ilgili illerde yapılan festivallerde kültür sanat adına kimin aklında ne kaldı?
Kocaman bir hiç!
Akıllarda kalan tek şey; o gece tüketilen aşırı alkol, sahne alan yarı çıplak sözde sanatçılar ve eğlenme adı altında ifsat edilen geleceğimiz olan gençlerimiz.
Evet, bu yıl ilki 13-21 Nisan tarihinde Adana’da yapıldı. Sonuncusu ise 02-10 Kasım tarihinde Antalya’da yapılacak. Yani 8 ay boyunca hükümet eliyle yapılan bu ifsat edici etkinlikler gündemde olacak.
Dolaysıyla “Dindar nesil yetiştireceğiz” diye başlayan hikâye “nesilleri ifsat etmeye” evirildi.
Yazıktır, günahtır.
Ayrıca, Siyonist işgalciler her gün Gazze’de kardeşlerimizi katlederken, bir şey yokmuş gibi konserler düzenlemek nasıl içinize siniyor. Allah aşkına Gazze’ye dair sizde hiç mi bir duyarlılık kırıntısı kalmamış?
Hadi Gazze’deki katliamlar umurunuzda değil, hükümetin tasarruf tedbirleri sadece belli kurumlar için mi geçerlidir? Sizin bu ifsat edici etkinliklere harcadığınız paraların haddi hesabı yokken bu tasarruf tedbirleri bu festivalleri yapanları bağlamıyor mu?
Ya da bu festivallerden halkın rağbet ettiği hangi program bizim kültürümüzü, sanatımızı veya inancımızı temsil ediyor?
El hâsıl, hangi açıdan ele alırsan al elinde kalıyor. Bunun için bu ucube festivaller kimin fikri ise hemen gözden geçirilmeli ve zaman kaybetmeden bu ifsat edici proje askıya alınmalıdır.