Büyük şeytan ABD ve birçok batı ülkesinin desteğiyle Gazze’de soykırım yapan işgalci Siyonist çeteler, her geçen gün zulümlerini daha da katmerleştiriyorlar.
İnfaz ettikleri masum sivillerin toplu mezarları, açlıktan ölen çocuklar, ilaçsızlıktan vefat eden kanser hastaları, enkazlar arasında çürüyen bedenler ve hala kayıp olan binlerce Gazzeli…
Çok kısıtlı da olsa yardım girişinin olduğu tek yer Refah sınır kapısıydı. Şimdi oraya da şiddetli saldırılar başladı. Öyle görünüyor ki önümüzdeki günlerde Refah’ta daha büyük katliamlar yapılacak ve soykırım bütün şiddetiyle devam edecek.
Nasıl olsa işgalci çeteye karşı duracak ve ona dur diyecek güçlü bir irade yok. Hal böyle olunca da işgalci çeteler istedikleri gibi at koşturup katliamlar yapmaya devam edecekler.
Halkı Müslüman ülke liderleri ise ya zillet içinde süreci seyredip sessiz kalıyor ya da belli aralıklarla toplumun gazını alıp süreci atlatma hesabını yapıyorlar.
Kimi yapılan soykırım girişimlerini belgeleyip Uluslararası Adalet Divanına teslim edeceklerini söylüyor. Kimi katliamların foto ve videolarını toplayıp hukuki delillere dönüştüreceklerini büyük bir maharetmiş gibi anlatıyor. Kimi katliamlar sonrasında Gazze’nin imarı için yapılması gereken ne varsa yapacaklarını deklare ediyor. Kimi de havadan yardım gönderdiklerini gururla açıklıyor…
Hâsılı, izzetli bir duruş sergileyip Siyonist işgalcilerin anladığı dil olan güçten bahseden yoktur. Bırakın Gazze’ye ordu çıkarmayı 1-2 ülke dışında açık destek verip askeri ve istihbari yardım eden de yoktur ve olacak gibi de görünmüyor.
Bütün bunlara rağmen Allah’ın yardımıyla Gazze’nin aslanları direniyor ve psikolojik üstünlüğü ellerinde tutuyorlar.
Tabi ki Mücahitlerin direnmeye devam etmelerinin ve psikolojik üstünlüklerinin birçok sebebi vardır. Bunlardan üç tanesine özetle değinmeye çalışalım.
Birincisi; Gazze’deki aslanların çatışmanın olmadığı rahat zamanlarda rehavete kapılmayıp bu zorlu günlerin hesabını iyi yapmalarıdır. Bu çerçevede yapabilecekleri her türlü hazırlığı yapmış, organize bir örgütlemeyle uzun soluklu bir cihat için yığınak yapmaları.
İkincisi; Yemen Ensarullah Hareketi ve Lübnan Hizbullah’ı gibi direniş guruplarının Gazze direnişine doğrudan destek vermeleri ve işgalci çete ve müttefiklerini hedef almaları.
Üçüncüsü; Dünya geneli yapılan sivil protestolar, Gazze için toplanan maddi yardımlar ve işgalci Siyonist ile müttefiklerinin mallarına yönelik boykot çalışmaları.
Evet, biz Türkiye’deki Müslümanlar olarak işgalci çeteye karşı yığınak yapma veya mücahitlere doğrudan destek olup çeteleri hedef alma imkânımız yoktur. Ancak üçüncü maddedeki protestolar, yardımlar ve boykot konularını çokça önemsemeli ve gündemden düşmesine asla izin vermemeliyiz.
Unutmayalım ki, yapabildiklerini yapmayanlar, yapamadıkları konularla ilgili söz söyleme hakkına sahip değildirler.
Gelin, Gazze’de psikolojik üstünlüğü elinde tutan mücahitlerin zafere ulaşmaları için yapabileceğimiz ne varsa yapalım ve dualarımızda onları unutmayalım.