Bilindiği gibi İslam âleminin birçok coğrafyasında Ramazan ayının son Cuması “Dünya Kudüs Günü” olarak idrak ediliyor.
Türkiye’de de Peygamber Sevdalıları başta olmak üzere Kudüs davası konusunda duyarlı olan birçok kişi ve STK, dün “Dünya Kudüs Günü” temalı bir dizi program ve etkinlik tertip ettiler.
Özellikle Gazze’deki işgalci siyonistlerin soykırım girişimi ve mücahitlerin destansı direnişinin olduğu bugünlerde “Dünya Kudüs Günü” programları daha da bir anlam kazandı.
Duyarlı tüm Müslümanların hayali; Kudüs’ün tekrar özgürlüğüne kavuşması ve Kudüs’ün Müslümanların adil yönetimine girip huzurlu bir şehir olmasıdır.
Peki, Kudüs nasıl özgür olup tekrar huzurun merkezi olacaktır?
Kudüs fatihlerinin fetih süreçlerini incelediğimizde üç önemli konu ön plana çıkıyor.
1-İslam âleminin vahdet içinde olması.
2-Müslümanlar arasında namazın hakkıyla ikame edilmesi.
3-Kudüs’e odaklanmış bir komutan ve Rabbinin rızasını gözeten bir ordunun olması.
Evet, Siyonist işgalcilerin zulmü altında olan Gazze, Kudüs ve bir bütün olarak Filistin yeni bir fatih bekliyor.
Ne Birleşmiş Milletlerin İşgalci Siyonistleri kınaması ne halkı Müslüman olan ülke liderlerinin cılız ve ürkek çıkışları ne de Siyonist çeteyle masaya oturma girişimleri Gazze ve Kudüs’ün özgürlüğüne katkı sunmaz. Bilakis bu girişimler işgalci çetenin ömrünü uzatır ve onu daha da cesaretlendirir.
Çünkü tarih şahittir ki, Peygamberlere bile ihanet eden bu lanetlenmiş kavim, tarihleri boyunca ya hep zulüm etmiştir ya da hep fitne kazanını kaynatmıştır. Çareleri ise sürekli tepelerinde adalet kılıcının olmasıdır. Dolaysıyla tarihleri zulüm ve fitnelerden ibaret olan işgalci Siyonistler ancak kuvvetten ve güçten anlar.
Bu güç ve kuvvetin olması da yukarıda zikrettiğimiz üç önemli başlık ümmetin arasında hayat bulması gerekir.
Mezhep ve nesep fitnesini bilerek ya da bilmeyerek körükleyenler Siyonist ve emperyalistlerin değirmenine su taşıdıkları hakikatini bir şekilde anlamaları gerekir. Mezhep ve nesep farklılıklarımızı aziz İslam’ımızın bir zenginliği olduğu ve ehli kıble olan herkesin kardeşimiz olduğunu kabul edersek birliğimiz sağlanır ve fetih yolu açılır.
Efendimiz’in (Sallahu Aleyhi ve Sellem) miraca çıktığı Kudüs yolculuğu sırasında namazın farz olduğu malumunuzdur. Dolaysıyla onun (Sallahu Aleyhi ve Sellem) Kudüs yolculuğu bize namazı hediye etmiştir.
Bunun farkında olan Kudüs fatihi Selahaddin-i Eyyübi, “Vallahi! Cuma namazına gelenler, sabah namazına gelmedikçe Kudüs’e cihadı emretmeyeceğim!” demişti.
Dolaysıyla Resul-i Zişan’ın (Sallahu Aleyhi ve Sellem) Kudüs yolculuğu sırasında ümmete hediye edilen namaz, ümmet arasında hakkıyla ikame edilirse o zaman Kudüs’ün fetih kapısı aralanacak inşallah.
Ve Kudüs’e odaklanmış bir komutan…
Evet, Siyonist işgalciler kesinlikle diyalog ve konuşmaktan anlamazlar. Anladıkları tek dil Mücahitlerin adalet kılıcıdır. Tarihteki Kudüs fatihleri gibi Kudüs’e odaklanmış bir komutan ve Allah rızası dışında gayesi olmayan bir orduyla Kudüs özgür olabilir.
Rabbim özgür Kudüs hayalimizi gerçekleştirsin, bizi o orduda bir nefer ve fetihte pay sahibi kılsın. Amin.