Yüz yılı aşkın bir süredir işgalci Yahudi çeteleri Filistin topraklarında katliamlar yapıyor.

Her geçen yıl Siyonist işgal rejimi sistematik olarak Filistin halkına karşı zulümlerini artırıp sözde vatandaşlarına rahat ve konforlu bir hayat vadediyordu.

İşgal topraklarında yaşayan Yahudiler ise bu konforlu hayata alışmış ve pek bir tehlikeyle karşılaşmadan rahat bir hayat yaşayacaklarını hayal ediyorlardı.

“Aksa Tufanı” operasyonuyla hem İşgalci rejimin istihbari ve askeri karizması çizildi hem de işgalci halk “bu topraklarda rahat bir yaşamın mümkün olmadığını” anladılar.

Bu sebepten ötürü çifte vatandaş olan yüz binlerce işgal rejimi vatandaşı bir daha geri dönmemek üzere işgal ettikleri toprakları terk etme zorunda kaldılar.

Böylece Gazze’deki direniş guruplarının başarıyla gerçekleştirdikleri “Aksa Tufanı” operasyonu işgalci çeteler için büyük bir yenilgi ve hezimet oldu.

Operasyondan sonra direniş gurupları, İşgalci çetenin tüm hava, deniz ve kara saldırılarına karşı en güçlü şekilde mukavemet göstermeleri hem Filistin halkı hem de dünya Müslümanları için büyük bir moral oluverdi.

İşgalcilerin şahsında ABD ve tüm emperyalist ülkelerle savaşan Kassam Tugayları ve Kudüs Seriyyeleri mücahitleri tarihi destanlar yazdılar. Böylece mücahitler, dünya genelinde sağladıkları psikolojik üstünlükle işgal rejimini geçici ateşkese mecbur bıraktılar.

Özellikle esir takasındaki mücahitlerin stratejisi, Müslim ile gayrimüslim tüm dünya halklarını kendilerine hayran bıraktırdı.

Özellikle Avrupa ülkelerindeki iktidarların, yüz yıldır halkları ile aziz İslam dini arasına ördükleri suni duvarlar resmen çatırdadı. İslamofobi fikriyatının pompalandığı Avrupa halkları, Mücahitlerin işgalci çetelere karşı izzeti, cesareti ve esirlere karşı merhamet ve şefkat dolu tavırlarından dolayı bir bir aziz İslam diniyle tanışır oldular.

Bu durum Batılı ülke liderlerini ciddi oranda tedirgin etti ve açık açık işgal rejimini destekleyen ülke liderleri hemen çark edip söylem değişikliğine gittiler. Hep bir ağızdan “siviller ölmesin, geçici ateşkes olsun, iki devletli çözüm…” açıklamaları yapmaya başladılar.

Evet, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere on binlerce Gazze’li Müslüman mazlumca şehit oldu, bunun beş katı da yaralı olanlar var. Gazze şeridi büyük ölçüde enkaza döndü… Bu durumdan dolayı hem çaresiz hem müteessir hem de çok öfkeliyiz.

Bu dramatik tabloyla beraber yaklaşık iki aydır Filistin davası dünya gündeminin birinci maddesi oldu. İşgalci rejimle normalleşmek isteyen halkı Müslüman ülkeler, halklarından tepki alacaklar endişesiyle bu süreci birkaç yıl ertelemek zorunda kaldı.

Hâsılı, Gazze’li Müslümanların mazlumiyetine rağmen Siyonist işgalci çete kaybetmiştir. Dün sabah sona eren geçici ateşkesle Siyonist çeteler tekrar kudurup katliamlar yapsa da sonuç değişmeyecek ve işgalci çete hem fiili hem de psikolojik olarak mağlup olacaktır.

Sonunda hayal ettikleri “HAMAS’sız Filistin” projesi çökecek ve dünya ülkeleri Filistin halkının meşru temsilcisi olan HAMAS hükümetini tanımak zorunda kalacaktır.