Hayatını davasına vakfedenlere “dava adamı” denir.
Dava adamı olmak; bedel ister, fedakârlık ister, cesaret ister.
Dava adamı olmak; gerektiğinde maldan, candan ve serden vazgeçebilmek ister.
Dava adamı olmak; mücadele sürecinde hayatında zikzakları minimize ederek istikamet sahibi olmak ister.
O da hayatını davasına adamış, bedel ödemiş ve istikamet sahibi olan çağımızın müstesna dava adamlarındandı.
Bütün hücreleriyle davasına inanmış, mücadelenin en zor ve meşakkatli dönemlerinde hep önde olmuş ve emrihak vaki olana kadar da mücadele ruhunu diri tutmuştu.
Allah’ın dostlarıyla dost, Allah’ın düşmanlarıyla da düşman oluşunu dost düşman herkes iyi biliyordu.
İmtihanın en ağır olduğu dönemlerde dahi çevresindeki Müslümanlara cesaret, moral ve kararlılık pompalıyordu. Bunun için de birçok mustazaf için sağlam bir kale ve güvenli bir liman oluvermişti.
Evet, Merhum Salih Çelik ağabeyden bahsediyorum.
Üç gün önce yani 20 Eylül günü Salih ağabeyin vefatının dördüncü sene-i devriyesiydi.
Rabbim onu şehitler, Sıddıklar ve Salihlerle haşir eylesin inşallah.
Kürdistan bölgesini Endülüsleştirmek isteyen Emperyalistler ve yerli piyonlarının hesaplarını bozan isimsiz kahramanlardan biri de Salih ağabeydir. Tıpkı Molla Said, Fesih Hoca ve Muhammed Ağabeyler gibi.
90’lı yılların başı, bölgenin mustazaf halkı Leninist mürted örgüt ile devletin içindeki karanlık örgütlerin arasında sıkışıp kalmıştı. İşte o dönem yeni hissedilmeye başlayan İslami hareket bölge halkı için adeta sığınacak güvenli liman olmuştu.
İşte Salih Ağabey de nice isimsiz kahramanlar gibi mazlum bölge halkını bu güvenli limana taşımak için kararlılıkla ceht ve gayret ediyordu.
Derken, bu karanlık yapıların hışmına uğradı. Önce muhaceret hayatı sonra gözaltı, ağır işkenceler ve zindan hayatı başladı.
Zindan sürecinden sonra da aynı kararlılıkla İslami çalışmalarını sürdürdü. Ancak uzun süre kaldığı gözaltında gördüğü ağır işkenceler sonucu böbrek ve karaciğer kanserine yakalandı.
Yıllarca ağır ve meşakkatli tedavi süreci geçirdi ve 20 Eylül 2019 tarihinde tedavi gördüğü hastanede vefat ederek çok sevdiği rabbine ve çok özlediği dava arkadaşlarına kavuştu.
Rabbim mekânını Firdevs ve makamını âli eylesin inşaallah.
Son olarak; her insan, dolaysıyla her dava adamının belirgin bazı özellikleri ön plana çıkar.
Hz. Osman’ın hayâsı, Hz. Ali’nin ilmi ve Hz. Ömer’in de cesareti gibi.
Salih Ağabeyin de öne çıkan özelliği; adanmışlığı, cesareti ve açık sözlülüğüydü.
Onu uzaktan tanıyan onu farklı algılamış olabilir ancak onu yakından tanıyan ve onunla teşriki mesai yapan herkes bilir ki “müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı çetin ve onurlu…” ayetin mücessem haliydi.
Vefatının dördüncü sene-i devriyesinde Salih Ağabeyi rahmet, minnet ve özlemle yâd ediyoruz.