"Kurban" sözlükte "yaklaşmak, yakınlaşmak" anlamına gelir.

"Kurban" ile "Akraba" kelimeleri aynı kökten türemişlerdir. Akrabalık nasıl bir yakınlık sebebi ise kurban da öyledir.

"Akrabalık" insanlar arası ilişkileri diri tutup yakınlaştırırken, "kurban" da Allah (cc) ile kulları(insanlar) arasındaki yakınlaşmaya vesile olur.

Kurban ibadeti insanlıkla yaşıttır.

Vahyi ve tarih kitaplarını incelediğimizde kurban, hem ilahi hem de beşeri dinlerde var olan bir ibadettir.

Babamız Hz. Adam (a.s)'in çocukları Habil ile Kabil'den, Efendimiz (sav)'e kadar birçok ilahi dine...

Antik Yunan dininden eski Mısır, Sümer, Hitit ve İran dinlerine; Şintoizm'den Hinduizm'e kadar birçok inançta kurban ile "yakınlaşma" inancı vardır.

İslam öncesi Mekke'de müşrikler kurbanlarını keserek kanlarını putların üzerine döker, etlerini ise parçalayarak dikili taşlar üzerine bırakır, yırtıcı hayvanların ve kuşların yemesini beklerlerdi.

Hasılı, Kurban ibadeti Adem (a.s) babamızın ilk çocuklarıyla başlamış kıyamete kadar da devam edecektir. Kimi rabbine yaklaşmak için bir vasıta kılarken kimi de batıl inançlar ve cahiliye üzerine kendilerini kandırıp durmuşlar.

Kurban ibadetinin bütün bu geçmişine rağmen "Kurban" denildiğinde akla Hz. İbrahim (a.s) ve oğlu Hz. İsmail (a.s)'in adanmışlıkları ve teslimiyetleri gelir.

Efendimiz (sav), "Kurban babanız İbrahim'in sünnetidir." (İbn Mâce) diye buyurmuştur.

Evet, Kurban; adanmışlıktır, teslimiyettir, Allah yolunda fedakarlığın diğer adıdır.

Kurban; gözünü kırpmadan en sevdiğini en Yüce’ye sunabilmektir.

Kurban; Hz. İbrahim (as)'in anısını tazeleyerek, gerektiğinde benzeri bir itaate hazır olduğunun sembolüdür.

Dolayısıyla kurban denildiğinde; Kurban Bayramında fakir ve miskinlerin et ihtiyacını karşılamak, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu diri tutmak ve sosyal adalet anlayışına katkıda bulunmakla beraber aynı zamanda; hakka adanma adına gerekirse maldan, makamdan, evlattan ve en sevdiklerinden vazgeçebilme anlayışıdır.

Binâenaleyh Kurban; sembolik olarak boğazlanan kurbanlıklar olsa da temel amaç, yüce Allah'a yakınlaşmak için yapılacak bütün fedakarlıklardır.

O halde Kurban'ın kabul olması için; işe yaramayanı, ıskartaya ayrılanı değil en iyisini feda etmek gerekir.

Kurbanlığın en iyisini.

Vaktinin en değerlisini.

Malının en verimlisini.

Sevdiklerinin en kıymetlisini.

İlmini, sanatını, makamını... hasılı hayatındaki en'leri feda edebilmektir.

Unutmamak gerekir ki her birimizin ayrı ayrı İsmailleri vardır. Kimimizin İsmail'i malıdır, makamıdır, koltuğudur; kimimizin İsmail'i ilmidir, sanatıdır, parasıdır; kimimizin İsmail'i de evladıdır, eşidir, aşiretidir...

Gerektiğinde İsmaillerimizi bıçak altına alıp gözden çıkarmadıkça İbrahimi olamayacağımız gibi kurbanlarımızın kabulü de tehlikeye girmiş olur.

İbrahimce bir duruş ve İsmailce bir teslimiyetin yeniden ümmet arasında hayat bulması temennisiyle şimdiden Kurban Bayramınız mübarek olsun.