İki yıl önce yani 17 Haziran 2019'da Şehid Muhammed Mursi, arzuladığı şehadet şerbetini içerek rabbine yürüdü.

Şehadetin, mübarek makamın ali olsun Ey Şehid.

Biliyor ve inanıyoruz ki sen ölmedin ve aramızdasın. Firavuni düzene karşı mücadelenin enerjisi oldun. Kararlılığınla yöneticilere örnek, dik duruşunla davetçilere ilham kaynağı olmaya devam ediyorsun.

Dünya zindanından ölümsüzlüğe doğru yola çıktın. Orada seni bekleyen El Benna’lara, Kutup’lara, Udeh’lere selam söyle. Ve onlara de ki, “Ey bu topraklara tohum eken ve kanlarıyla sulayan azizler; sizin ektiğiniz tohumların meyvesi size gönderdiğimiz yüzlerce şehidlerdir. Ben de onun meyvesi ve şahidiyim.”

Şehadetin dünya Müslümanları için büyük bir kayıp oldu. Çünkü gözbebeğimiz Kudüs bir muhafızını, Ümmet ise bir ağabeyini kaybetti. Şehadetine çok üzülsek de, “Bu dava çok büyüktür. En iyilerimizi feda etmeliyiz” anlayışı bize teselli veriyor.

Senin katilin sadece Firavun Sisi ve avenesi değil, aynı zamanda büyük şeytan ABD, İslam Coğrafyasındaki fitnelerin mimarı İngiltere, Siyonist israil, onların maşası Suud ve daha nice Firavunlardır.

Ey Şehid Muhammed Mursi!

Sana Musa (as)’nın varisi, Yusuf (as)’un kader ortağı ve Mısır Yusufilerinin ağabeyi diyorlardı. Evet, sen izzetli mücadelenle, vakur duruşunla, bunu ispatlamıştın. Şehadetin ise kıyamet gününde bunun doğruluğuna şahit olacaktır.

Siz de iyi biliyorsunuz ki mezhepçilik ve nesepçilik fitnesi ümmeti yüzlerce parçaya bölmüş. Kardeşlik saflarımızın arasında şeytanlar cirit atıyor. Belki bunun en büyük bedelini de siz ödediniz. Rabbim mazlumca şehadetinizi bu fitne ateşinin sönmesine vesile kılsın.

Mücadelenizi, azminizi, kararlılığınızı sizin cümlelerinizle anlatmaya çalışacağım. Demiştiniz ya, “Çocuklarımız bizler için ‘onlar adamdı’ diyecekler.” Evet, şahidiz ki sadece çocuklarınız değil vicdan sahibi tüm insanlar sizler için “onlar adamdı” diyorlar.

Demiştiniz ya, “Bizi toprağa gömdüler, fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.” Sizin bu cümlenizi emperyalizmin maşası Sisiler anlayamazlar. İnanıyoruz ki, bu tohumların meyvesi Musa'lar (as) olacak ve Kızıldeniz’i onlara mezar edecektir.

Demiştiniz ya, “Düşmanlarım bana ne yapabilirler ki, ben cenneti yüreğimde taşıyorum. Öldürülmem şehadettir.” Şahidiz ki Firavunlardan korkmadın, İslam’ın izzetini muhafaza ettin. Cennete ve şehadete âşıktın. Allah da aşığı maşukuna kavuşturdu. Mübarek olsun.

Demiştiniz ya, “Hücreme Kur’an-ı Kerim’in girmesini yasakladılar ama onu otuz yıl önce ezberlediğimi unuttular ve ona dokunabilmeyi çok isterdim…” Evet, Kur’an-ı Kerim’i yüreğinde ve hafızanda taşıyordun. Son nefesine kadar da onun hükümlerini hayatında tatbik ettiğine şahitlik ediyoruz. Kur’an hamili idin, onun şehidi de oldun.

Firavun Sisi ve avenesi seni Mısır’da unutturmak istediler. Şehadetinle artık sadece Mısır’da değil tüm ümmetin kalbindesiniz.

Selam sizlere Musa (as)’nın varisleri.

Selam sizlere Yusuf (as)’un kader arkadaşları.

Selam sizlere Ey hayatlarını imanlarına şahit kılan şehitler.