Gündemde olan en önemli konulardan biri de büyük şeytan ABD’nin Türkiye’ye yaptırım kararıdır.

Doğrusu buna şaşırmamak gerekir. Çünkü küresel emperyalist olan ABD, kendi çıkarından başka ne bir hesap yapıyor ne de kimseyi hesaba alıyor.

Malumunuz büyük şeytan, kendini Dünya’nın tek hakim gücü olarak görüyor. Bundan dolayı her ülkeye bir rol biçmiş ve rol biçtiği ülkelerden de, onun istediği şekilde bir politika izlemelerini istiyor.

Biçilen role göre politika güden devletler(!) ile dost ve müttefik olduğu deklare eder. Bu rolün dışına çıkan ülkeler ise çeşitli entrikalarla hizaya getirmeye çalışır.

Evet, eğer Türkiye için bir yaptırımdan bahsediliyorsa demek ki biçilen role göre adım atılmıyordur. Bu da gurur verici bir durumdur.

Türkiye’nin Suriye politikası, İsrail ile ilişkileri ya da ABD’nin müstemleke ülkeleri konumunda olan BAE gibi ülkeler ile diyaloglarından bahsetmeyeceğim. S-400, Patriotlar, F-35 meselelerin ayrıntılarına da girmeyeceğim. Çünkü asıl mesele bu konuları ayrı ayrı yorumlamaktan ziyade biçilen rolün oynanmaması ve bu doğrultuda bir yolun izlenmemesidir.

Bilindiği gibi ABD, hizaya getirmek istediği ülkelere yönelik iki çeşit yol izliyor. Biri askeri müdahale diğeri ise ekonomik yaptırım hamlesidir.

Gözünün kestiği ülkelere sudan bahanelerle askeri müdahalede bulunduğu hepimizce aşikardır. Zaten ne uluslararası savaş hukukunu dinliyor ne de hesap vereceği bir merci vardır. Bunun en bariz örneği yaptığı Afganistan ve Irak işgalidir.

Ancak askeri müdahale konusunda cesaret edemediği ülkelere ise ekonomik yaptırımlar gardını sahaya sürüyor. Bunun da en belirgin örneği İran’dır.

Türkiye’ye yönelik yaptırıma gelince; ABD’de “ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA)” diye bir yasa vardır.

Askeri müdahalede bulunamadığı ülkelere karşı bu uyduruk yasa ile işi kılıfına uyduruyor. Bu güne kadar Çin, Rusya, İran ve kuzey Kore’ye karşı  CAATSA uygulamasını gerçekleştirmiştir.

Türkiye’ye uygulanacak bu yaptırımla ABD, artık resmen Türkiye’yi de “Hasımlar” listesine almış oluyor.

Haydut ABD’nin bu hamlesine karşı Türkiye sağlam bir irade ortaya koymalıdır. Hem iç hem de dış politikasını buna göre yeniden gözden geçirmelidir. Artık  ABD ile ilgili “stratejik müttefik” gibi uyduruk tabirler yerine “hasım” tabirini net ifadeler ile dillendirmeli ve bu çerçevede somut adımlar atmalıdır.

Öncelikle Büyük Şeytan’ın ülke içindeki üsleri kapatmakla işe başlanmalıdır. Hatırlayın Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce bir konuşmasında: “Yeri geldiği zaman otururuz bütün heyetimizle beraber kapatılması gerekiyorsa İncirlik’i de kapatırız, Kürecik’i de kapatırız” demişti.

Evet, Türkiye’yi “Hasımlar” listesine alan ABD’nin Türkiye’deki üsleri şimdi kapatılmazsa ne zaman kapatılır?

Dış politikada ise; İran ile çok yönlü yeni antlaşmalar yapılmalı ve “ABD’nin hasımları” olan ülkeler ile de yeni somut adımlar atılmalıdır.

Büyük şeytan’ın haksız yaptırım hamlesine rağmen artık ABD’ye “dost” veya “müttefik” diyenlere ne ad verilir? sualin cevabını siz okurlara bırakıyorum.