Üst üste yapılan zamlar ve yaşanan ekonomik sıkıntılar vatandaşı bezdirmiş durumda. İlgili bakanların ekranlara çıkıp ekonomi ile ilgili olumlu veri paylaşması ve yaldızlı cümleler kurması ise artık bu kadar da olmaz dedirtiyor.

Vatandaş arasında ciddi bir ekonomik sıkıntı vardır. Bu gerçekler görülmeden, vatandaşların nazarıyla sahaya bakmadan ekonomik sorunlar büyüyerek devam eder. Hele hele ekonomik sorunları objektif olarak dillendirenleri, “Dış mihrakların piyonu” olarak ilan ederseniz bu gerçeğin üstünü örtemeyeceğiniz gibi üstesinden de gelemezsiniz.

Sayın Cumhurbaşkanı önüne konulan verilerle değil, doğru bilgi kanalları ile vatandaşlarının durumundan haberdar olmalıdır. Bu kış günlerinde vatandaşların çektiği sıkıntıları ve yaşadığı ekonomik sorunları doğru kanallardan öğrenmeli ve ivedilikle bir hal çaresi düşünmelidir.  

Elektriğe, doğal gaza ve temel tüketim maddelerine üst üste yapılan zamlar vatandaşın belini bükmüş.

Asgari ücretle çalışan bir kişi, maaşının üçte birini faturalara veriyor. Esnafa gelince; piyasalarda artık nakit dönmüyor, uzun vadeli çekler veya ürünü başka bir ürün ile takas ederek iş yapılıyor. Birçok firma, ürettikleri malın üzerine koydukları kârdan feragat ederek ödemelerini yapmaya çalışıyor. Günü ve ayı kurtarma adına uğraşıp duruyor.

Tabi iflas ettiğini ilan edip, borçlu oldukları yüzlerce firma ve esnafı mağdur edenlere değinmeye bile gerek duymuyorum. Çünkü bunlardan herkesin çevresinde onlarca kişi vardır.

Dolayısıyla kimse hayal dünyasında yaşamasın. Döviz kurlarındaki artışları “spekülatif kur saldırıları” diye yorumlamasın ve ekonomi ile ilgili kimse tozpembe bir tablo çizmeye kalkışmasın.

Kralın biri taht odasında otururken, pencereden sesler gelmiş. “Güzel elmalarım vaaaaar!” bakmış, yaşlı birisi at arabasında elma satıyor. Etrafında müşteriler. Kralın canı çekmiş ve baş vezirini çağırmış;

-Al sana beş altın, koş bana elma al.

Baş vezir, vezirlerden birisini çağırmış;

-Al sana dört altın, koş elma al.

Vezir saray görevlilerinden birisini çağırmış;

-Al sana üç altın, koş elma al.

Saray görevlisi muhafız komutanını çağırmış;

-Al sana iki altın, koş elma al.

Komutan nöbetçiyi çağırmış;

-Al sana bir altın, koş elma al.

Nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarın yakasından tutmuş ve;

-Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı, yoksa saray mı? Defol buradan. Arabana da elmalara da el koyuyorum.

Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş;

-İşte şef, iyi dalavere çevirdim. Bir altına yarım araba elma.

Komutan saray görevlisine dönmüş;

-İşte, iki altına bir çuval elma.

Saray görevlisi vezire dönmüş;

-İşte, üç altına bir torba elma.

Vezir, baş vezire dönmüş;

-İşte, dört altına yarım torba elma.

Baş vezir kralın huzuruna çıkmış;

-İşte kralım, emrettiğiniz gibi. Buyurun, beş elma.

Kral oturmuş taht odasında ve düşünmüş; “Beş elma-beş altın. Bir elma-bir altın ve halk elmalara hücum ediyor... Demek ki vatandaşın durumu çok iyi, vergileri hemen artırmak lazım...!!!” demiş.

Evet, şu an Türkiye’nin hali pür melali buna benziyor.

Sizce de öyle değil mi?