Halkı Müslüman olan ülkelerde yapılan her darbenin arkasında kuşkusuz Emperyalist (AB)D vardır.

Türkiye`de yapılan 1960, 1980 ve 1997 askeri darbeleri ve 15 Temmuz Darbe girişimi de direk veya dolaylı olarak (AB)D`nin dahli ile gerçekleşmiştir.

Yapılan her askeri darbeden önce, darbe için uygun zemin oluşturulmuş ve yerli piyonlar üzerinden yapılmak istenen darbe meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.

15 Temmuz Darbe Girişimi`ne giden yolun kilometre taşları 17-25 Aralık operasyonları ile döşenmeye başlandı. Bu operasyonlar üzerinden 5 yıl geçti.

FETÖ ile mücadele konusunda milat olarak kabul edilen “17-25 Aralık süreci” ve sonrasını kısaca hatırlayalım.

17 Aralık 2013`te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 3 ayrı soruşturmada, “altın kaçakçılığı”, “kara para aklama” ve “kamu görevlilerine rüşvet” iddialı operasyonlarla başladı. Bu operasyon kapsamında hükümete yakın bazı iş adamları ve bakan çocukları tutuklandı.

8 gün sonra yani 25 Aralık`ta ise, dönemin Başbakanı olan Erdoğan`ın oğlu Bilal`in de aralarında olduğu 96 kişi hakkında gözaltı kararı alınmıştı, ancak operasyona katılan polisler gözaltı kararını uygulayamadılar.

Bu iki operasyondan sonra devlet, FETÖ ile ilgili ciddi tedbirler aldı ve yoğun bir şekilde karşı hamleler yaparak operasyonlar ve soruşturmalar başlattı. Adana`da MİT`e ait 3 tırın, jandarma ekiplerince durdurularak aranması üzerine tedbirler en üst seviyeye çıkarıldı.

Yapılan soruşturmalarda anlaşıldı ki FETÖ; Emniyet, Yargı, Askeriye ve Milli Eğitim başta olmak üzere devletin her tarafını ele geçirmiş ve bir ahtapot gibi tüm kurumları sarmıştır. Emperyalizmin uygun gördüğü veya kendi mefkûrelerine muhalif olanları şantajla hizaya getirdikleri, hizaya gelmeyenlere ise kumpaslar kurarak devlet eliyle cezalandırdıkları net olarak anlaşıldı.

Siyaset, ticaret, eğitim, yargı, emniyet, STK, cemaat… Hâsılı her alanda herkesi hizaya getirmeye çalıştıkları tespit edildi.

Verilebilecek binlerce örnekten sadece yasa dışı dinlemeler ile ilgili bir örnek vermekle yetinelim; Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu`nun da aralarında bulunduğu birçok kişi kriptolu ve normal telefonlarının yasa dışı yollarla dinlenildiği tespit edildi. Ayrıca Mart 2014`te, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı`nda (TİB) yürütülen soruşturma çerçevesinde 509 bin 516 kişinin dinlenildiği, önceki yıllara ait birçok yasa dışı dinlemelerin kayıtlarının da arşivlerden silindiği tespit edildi.

FETÖ`nün gerçek yüzü tanındıktan sonra, onların emriyle yapılan soruşturmalar ve verilen kararlar bir bir iptal edildi.

Buraya kadar her şey çok güzel, ancak Cumhuriyet tarihi boyunca her dönemin mağduru olan Müslümanların mağduriyetleri devam ediyor. ETÖ ve FETÖ gibi karanlık yapıların kumpaslarıyla mağdur edilen Müslümanlar için somut bir adım atılmadı.

Hatta doksanlı yıllarda devlet eliyle yaptığı somut zulümlere rağmen Ergenekon vb karanlık yapılar bile aklandı. Müslümanlara gelince herkes üç maymunları oynadı ve oynuyor. Hatırlatmak isterim, yevm-i mahşerde bunun hesabı çetin olacaktır.

Kumpaslar sonucu zindanlarda olan muvahhidlerin mağduriyetlerinin giderildiği ve iade-i itibarlarının yapıldığı günlerin yakın olması temennisiyle