Müslüman halkımızın savaş meydanlarında elde ettiği kazanımlar sözde inkılâplarla bir bir kaybettik. Göğüs göğüse çarpıştığımız batının uygulamaları bu inkılâplarla bir bir hayatımıza geçti. Doğrusu, savaşları batı kazanmış olsaydı ancak bu kadar tahribat yapabilirdi.
Bu tahribatlardan en büyüğü kuşkusuz Harf İnkılâbıdır.
1 Kasım 1928 yılında çıkarılan Harf İnkılâbı Kanunu üzerinden tam 90 yıl geçti.
Bu inkılâpla bir gecede toplum cahilleştirildi, geçmişi ile bağı kesildi ve mimsiz medeniyete sahip batının insafına bırakıldı.
Böylece hafızamızı kaybettik, medeniyetimizi kaybettik, kültürümüzü kaybettik, geçmişimizi ve tarihimizi kaybettik.
Evet, bir gecede binlerce ulema ve öncülerimiz cahil duruma getirildi. Bu durum kime ne kazandırdı? Geçmişle aramızdaki bağı koparmaları kime ne fayda sağladı?
Merhum Necip Fazıl`ın da dediği gibi: “Japonlar kendi alfabeleri ile 3000 yıl önce yazılmış bir kitabı okuyabiliyorlar. İngilizler kendi alfabeleri ile 1200 yıl önce yazılmış olan bir kitabı okuyabiliyorlar. Bizler 100 sene önce, Ceddimizin yazdığı bir kitabı okuyamıyoruz. Neden acaba! Bunu bizlere kim neden yaptı?”
Öncelikle şu hususun altını çizelim. Birileri; Efendim! “Arapça harflerin okuma-yazması zordu”, “Arapça harfleri Türkçe diline uygun değildi”, “herkes okuma-yazma daha çabuk öğrensinler diye harf inkılâbı yapıldı”… dese de bunların hepsi palavra ve bahane olduğu hepimizin malumudur.
Asıl amaç; Yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, toplumumuzun İslam dünyası ile bağları koparmak ve dejenere olmuş, batıya hayran bir nesil yetiştirmekti.
Bu itirafı bizzat İsmet İnönü ‘Hatıralar` kitabında anlatıyor. “Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olduğu değildi. Devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazı ile yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı” (İsmet İnönü, ‘Hatıralar`, cild 2, sahife 223)
İslam medeniyetine düşmanlık üzerine kurulan bu zihniyet, kısmen başarılı olmuş ve fiilen sömürgeleştirilemeyen bu topraklar, harf devrimi ile fikren sömürgeleştirilmeye çalışılmıştır.
Üzerinden 90 yıl geçmesine rağmen Müslüman halkımız, zulümle yapılan bu devrimi hala benimsememiştir. Bunun için herkes üzerine düşen mesuliyeti yerine getirmelidir.
Kanaat önderleri, STK ve Cemiyetlere düşen; Alzheimer edilen Müslüman halkımıza kodlarını hatırlatmalı ve bu konuda seminerler, konferanslar vererek toplumu bilgilendirmelidirler.
Siyasi iktidara ise; Halktan gelen bu haklı talebi gündemine alması, Müslüman halkımızın tarihiyle bağlarını koparmak için yapılan bu zulme son vermesidir.
İnanç ve tarihimizle olan en güçlü bağımız bin yıllık Arapça alfabemizdir. Arapça alfabenin uygulamada olduğu günlerde buluşma temennisiyle…