Öyle boş, öyle anlamsız, öyle fuzuli geliyor ki yaşamak Heniyye’den sonra… Yerin altının üstünden daha hayırlı olduğu günleri yaşıyoruz adeta… Hz. Meryem’in deyimiyle “Keşke bundan önce ölmüş olsaydık da unutulup gitseydik” ve bu günleri görmeseydik diyesi geliyor insanın… Kardeşleri acımasızca katledilirken, şehirler tarumar edilirken, bebekler parçalanıp açlıktan ölürken bir şey yapamamanın, bir işe yarayamamanın elemidir içimize oturan…
Rabbin rızasını kazanma vasıtalarından en başta gelenin cihad olduğunu unutalı ve rahatımızla cihad arasındaki tercihte dünya rahatına meyledeli uzun zaman oldu… İslam düşmanlarıyla mücadeleyi hep sınırlar ötesine taşıdık, kürsülerde güzel konuşan hatiplerin ateşli hutbeleriyle cihadı dışarılarda aradık, ama kendi içimizdeki düşmanları, kendi içimizdeki hainleri, kendimizden olan işbirlikçileri görmezden geldik nedense… İslam coğrafyasına çöken gasıp güçlere, içte ve dışta kutsallarımıza saldıran necis yaratıklara, Müslümanların namuslarına, ırzlarına, iffetlerine halel getiren, haremi ismetimizi çiğneyen işgalcilere uzaktan parmak sallayarak bir şey yaptığımıza inandırdık nefsimizi…
Müslümanların nüfus ve devlet olarak kemiyetlerini keyfiyetine vurduğumuzda ortaya koca bir hiç çıktığını, on aydan uzun süredir terör rejimi israilin Gazzeli kardeşlerimize uyguladığı alçakça soykırıma baktığımızda çok daha iyi anlayabiliriz. İki milyara yakın Müslümanın, bırakın Yahudilerin zulmeden ellerini kırmayı, bir lokma ekmeği, bir yudum suyu Gazze’ye ulaştıramamanın acizliği içindeyken söyleyecek bir sözümüz, yazacak bir kelimemiz kaldı mı ki?!. Tüm İslam ümmetinin izzetini, şerefini, haysiyetini mübarek cihadlarıyla koruyan, ümmetin üzerindeki cihad farziyetini omuzlayan bir halkın şeref abidesi olan liderini koruyamamış ve onu hain bir suikasta kurban vermiş bir ümmet bundan sonraki bütün gündüzler ve geceler boyu slogan atsa, tel’inde bulunsa, öfkeli yürüyüşlerle meydanlara aksa ne yazar artık? Bu suikastı tertipleyen başta terör rejimi israil olmak üzere ABD ve diğerlerine karşı askeri güç seçeneği birinci öncelik olarak devreye sokulmadan yapılacak hiçbir eylemin bir anlamı olmayacaktır bu saatten sonra…
Algılar ve zihinler, Şehid Lider İsmail Heniyye’ye yapılan alçakça suikastı, onun şahsında bütün İslam devletlerine ve bütün İslam âlemine yapılmış bir suikast girişimi olarak görme ferasetini gösterecek mi acaba? Bu saldırının, başta İran olmak üzere halkı Müslüman olan 57 devletin tamamının namusuna, ırzına, şerefine, haysiyetine, onuruna, egemenliğine, varlığına karşı yapılan bir saldırı olarak kabul edilip karşılığının misliyle verilmesi için beklemenin anlamı ne? 57 devletin yan yana gelmesi, istişarelerde bulunması, birlikte hareket etmesi ve sahip oldukları askeri güçlerini işgalci israil rejiminin ortadan kaldırılması için kullanmaktan başka çıkar bir yol olmadığını görmeleri için daha kaç suikastın yapılması, Gazze’de daha kaç bin insanın ölmesi, kaç bin çocuğun parçalanması gerekiyor?
Halk olarak İsmail Heniyye’nin şehadetine ağlıyor, yolunu sürdüreceğimize yeminler ediyor, çağrısına icabet ederek meydanlara iniyor, en gür sesimizle Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu haykırıyoruz. Ancak bunların, terör rejimini durdurmaya yetmediğini ve yaptıklarımızla sadece tarafımızı belli ettiğimizi bilmeliyiz. Çünkü katil israili sloganlar değil, ancak güç korkutur ve güç durdurur. Bu sebeple Müslüman halkların, kendi devletlerini askeri güç kullanmaya zorlamaları gerekmektedir.
Ömrünü Filistin topraklarının işgalden, Filistinlilerin de esaretten kurtulmasına adayan, bu uğurda mücadelenin her aşamasında bulunan ve sonuçta dünya hayatını şehadetle noktalayan İsmail Heniyye, başı dik, alnı ak, yüzü pak bir şekilde Rabbine kavuştu. İslam ümmetini de kendilerini yalnız bıraktıklarından dolayı utanç içinde bıraktı. Terör rejimi israil yıkılıncaya kadar bu utanç kara bir leke olarak kalmaya devam edecek yüzümüzde…