Son günlerde, Hz. Aişe annemizle evliliği bahane edilerek hem Efendimiz aleyhisselatu vesselama hem de O’nun şahsında İslam’a yönelik bir saldırı kampanyası başlamış durumdadır. Bu, aslında imana, akideye, İslam’ın Allah’tan gelen mukaddesliğine, kıyamete kadar ayniyle sürecek olan son din oluşuna, bu dini ayakta tutan Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yapılan bir saldırıdır. Bu saldırıların arkasında şeytani planların yatmakta olduğunu feraset sahibi her Müslüman anlayabilir. Ne zamanki insanlar İslam’a yönelmeye başlasa, ne zamanki insanların İslam’a yönelik önyargıları kırılmaya yüz tutsa, ne zamanki İslam’ın güzellikleri konuşulup İslam’a karşı bir sempati oluşsa bu türden kafa karıştırıcı gündemlerin oluşturulmaya çalışıldığını artık herkes bilmektedir.
Allah Resulü aleyhisselatu vesselama, Hz. Aişe annemizin yaşı üzerinden dil uzatma cüretinde bulunanlar hiç kuşkusuz şeytana hizmet etmektedirler. Ancak gerek saf bir niyetle gerekse de savunma refleksiyle bunu tevil edenler ve Hz. Aişe’nin aslında bu yaşta değil, şu yaşta olduğunu ispatlamaya girişenler de doğru bir iş yapmamaktadırlar. Olayı günümüz ve coğrafyamız şartlarını göz önünde bulundurarak işin içinde sanki bir yanlışlık varmış gibi tevile girişmenin bir anlamı yoktur. Resul-i Ekrem aleyhisselatu vesselam, kâinatın efendisidir. O, Allah’ın razı olmadığı hiçbir iş yapmamıştır. O ne yapmışsa, doğrudur. O ne söylemişse, doğrudur. O neyi uygun görmüşse, doğrudur. O neyi tavsiye etmişse, doğrudur. Şeytana hizmet eden rezil insanların, Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselamı dillerine dolamaları, evliliği üzerinden O’na ve İslam’a saldırmaları bu gerçekleri değiştirmeye yetmez.
Batı insanı, Aksa Tufanı sonrasında terör şebekesi katil israilin saldırılarına karşı direnen mücahidlerin ve her türlü zulme, katliama, yıkıma, soykırıma rağmen imanlarından taviz vermeyen kahraman Gazze halkının sahip oldukları moral motivasyonun nereden geldiğini araştırarak İslam’a akın akın girmeye başlamıştır. Tarihin hiçbir döneminde Avrupa, Amerika ve dünyanın diğer bölgelerinde insanlar bu yoğunlukta İslam ile buluşmamışlardır. Artık İslam, durdurulamayacak bir şekilde büyük bir hızla yayılmakta, insanların kalplerini fethetmekte ve insanlar hidayet nimetiyle şereflenmektedirler. İman nimeti ile küfür ayırımı, hidayet nuru ile dalalet karanlığı çok belirgin bir hale gelmiş, Gazze halkı ve mücahidlerin ortaya koyduğu yüksek ahlaki değerlerin temsil ettiği İslam ahlakı insanları teslim almış, İslam’ın adaletinin tüm dünya mazlumlarına, mahrumlarına, mustaz’aflarına ümit olduğu gerçeği hızla yayılma imkânı bulmuştur.
Dünyanın her tarafından gelen hidayet haberleri ve İslam’ın batı toplumları içindeki yayılma hızı, İslam düşmanlarının telaşa kapılmasına neden oldu. İnsanların kafasını karıştırmak, bu dinin peygamberi olan Resul-i Ekrem aleyhisselatu vesselam’a dil uzatarak insanların İslam’a olan yönelişlerini kırmak, Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselamın yaşantısını ve uygulamalarını eleştirerek O’nu tartışmaya açmak için düğmeye basıldığını anlamak hiç de zor değil. Bu saldırıları belki çok fazla ileriye götürerek daha yoğun bir şekilde yapacaklar. Şeytandan, şeytanlık yapmaya ara vermesini beklemekten daha büyük bir saflık olamaz.
Tüm bu saldırılara vereceğimiz cevap, savunma psikolojisi ve olayları tevil ederek şirin gösterme refleksi değil, bu saldırıları yapanların şeytani planlarını ortaya çıkarmak şeklinde olmalıdır. Bununla beraber gayri İslami her türlü yaşamın ne kadar çirkef ne kadar rezil ne kadar boş, fıtrata ne kadar ters, ahlaki ilkelerden ne kadar uzak olduğunu delilleriyle ortaya çıkarmak ve yüzlerine vurmak gerekmektedir. İslam ve onun yüce Peygamberi aleyhisselatu vesselam, her türlü övgünün üzerindedir. Ahlaki olarak ağızlarına kadar fosseptik çukurlarında yaşayanlar, dönüp önce kendilerini sorgulamalıdırlar.