Ne oldu bize

Derin irfanımıza, komşuluk ilişkilerimize, kardeşlik duygularımıza ne oldu?

Tarih 1071… Yer Malazgirt…

Selçuklu İslam ordusu Bizans küffarı ile savaşıyor… Bizans`ın ordusunda Hıristiyanlığa mensup Türkler var... Hazarlar, Kıpçaklar, Peçenekler, Avarlar, Uzlar, Kumanlar… Özetle Hristiyan Türkler…

Karşıda ise Müslüman Türkler, Müslüman Kürtler, Müslüman Araplar… Bizans ordusunun ortak paydası ırk değildi; çünkü orduda Türk, Slav, Alman, Frank, Gürcü hatta Wikingler bile vardır… Hristiyan ordusu…

Sultan Alparslan`ın ordusu da ırk ordusu değildi. Kahir ekseriyet Türkler olsa da Kürtler de bu ordunun neferiydi. Eğer bu savaş bir Türklük savaşı olsaydı ne Bizans ordusunda Türkler olurdu ne de Selçuklu ordusunda Kürtler…

Evet, bu bir ırk ya da ırklar savaşı değildi. Bu Müslümanların kâfirlerle olan savaşıydı.

Malazgirt savaşına bizzat şahit olan Bizanslı tarihçi Attaleaites zaferi şu şekilde resmeder:

'Türkler, zafere sağduyulu bir şekilde tepki verdi, öyle ki ne yüksek sesle böbürleniyor, ne de bu işi kendi güçlerine atfediyorlardı; tam tersine bütün olan biteni kendi güçlerini çok aşan bir başarı olarak tanrıya atfettiler.'

Çanakkale`de yaşananlar da yaklaşık aynı şeyler değil miydi?

Dünyanın dört tarafından gelen Hristiyan saldırganlığını Halep`ten, Yemen`den, Hindistan`dan, Kürdistan`dan, Lazistan`dan gelen Müslümanlar tek yürek, tek ruh olup durdurmadılar mı?

Halep`ten gelen Arap, Çanakkale`yi savunurken bir Türk şehrini savunma duygusunda değildi… Onlar İslam dünyasının hududunu savunuyorlardı… Düşman daha fazla içeri girmesin diye savaşıyorlardı.

Düşman kimdi? Haçlı…

Hind Müslümanlarının lideri Mevlana Muhammed Ali Han Hint Hilafet Komisyonu'nu kurup silah, para, mühimmat, ilaç, yiyecek ve giyecek toplarken “Türklüğe zeval gelmesin” diye mi didindi. Hayır!

Düşman kimdi? Haçlı

100 yıl önce Çanakkale`de savaşmak İslam için savaşmaktı.

1000 yıl önce Malazgirt`i savunmak İslam`ı savunmaktı. Bunun için İslam`ın farklı ırklardan evlatları birleşebiliyorlardı.

Oysa şimdilerde paramparça oluyoruz. Şehirleri ırklara nispet ediyoruz; ırk üzerinden savunma verip ırk üzerinden eleştiride bulunuyoruz.

Milliyetçiliği çılgınca alkışlıyoruz…

100 yıl önce İttihat ve Terakki de çılgınca alkışlamış ve tüm cephelerde İslam kuvvetleri darmadağın olmuştu.

Seküler Mısırlı Arap, firavunlar çağı ile

Seküler Türk, Orta Asya bozkırları ve şamanlıkla

Seküler Kürt, zerdüştlüğe hayranlıkla çözüldü.

Yeniden “Bismillah” deyip silkindiğimiz son elli yılımızı firavunluğa, şamanlığa ya da zerdüştlüğe kurban veremeyiz…

Kurban veremeyiz zira 100 yıldır ümmetin hali perişandır.