Çocukluğumda rahmetli Erbakan Hoca ağzını her açtığında karga sürüsünün çıkardığı bir sesle “dini siyasete karıştırmayalım”, “dini istismar ediyor” diye bir vaveyla kopardı.

Hamdolsun o günler artık geçti. Din, sosyal hayata da siyasal hayata da girdi.

Öyle ki “din” kelimesini görünce kırmızı görmüş boğa gibi kuduranlar bile artık söylemlerini dine dayandırmak zorunda kalıyor.

Evet-hayır tartışmalarındaki dinsel koyuluğu sanırım hepiniz gözlemliyorsunuz

Ama sanırım bu işin dozajı biraz fazla kaçıyor.

Önce işin tadını kaçıran radikal evetçilerden başlayalım

Neymiş… Şeytan “evet” demediği için sınavı kaybetmiş. Subhanallah diyorum ne diyeyim size.

‘Evet` demeyi tevil yolu ile (oysa siz nas varmış gibi davranıyorsunuz) İslami bir görev sayabilirsiniz, ama ‘evet` demeyenleri şeytanlaştırdığınız an yaptığınız büyük bir zulüm olur. ‘Biz “evet” diyerek istikamet üzerindeyiz` iddiasında bulunabilirsiniz;  ama “hayır” diyenleri “batılın askerleri” saydığınız an bu ülke çıkmaz sokağa girer. Elbette “hayır” diyenlerin içinde “batılın askerleri” bulunabilir ama onlar var diye tüm hayırcıları “hain” saymak koyu bir cehalet olur.

Bir de diğer mahalle var!

Hani onlar da dini söylemlerle günü kurtarma telaşında!

Onlardan biri Hüda Kaya… “Hayır” propagandası yaparken kendisini dinleyenlere bir de tefsir yapmış…

"İnancımıza göre 'evet' demenin karşılığı Allah'ı inkâr etmektir.” Demiş Kaya.

Sonrasında Kelime-i Tevhid`in La`sını öyle bir tefsir etmiş ki “dam üstünde saksağan vur beline kazmayı”

 “ La Arapça'da 'Hayır' demek. Neye 'Hayır?' Yaratan tek bir yaratıcı vardır. Tek bir ilah vardır. O tek dışında kim ki teklik iddia ediyor, aslında ilahlık iddia ediyordur. Kim ki Allah dışında teklikten bahsediyorsa, o Kur`an`ın hakikatine savaş açıyor demektir. İlahlık taslamış demektir. Kur`an'a muhalif olmuş demektir, Kur`an'da yeri ve karşılığı yoktur. Allah'ın bile kendine zulmeden kullarına yapmadığını, bu zalimler kendilerinde hak görüyor, Kur`an'da böyle bir tekçilik yok, herkesin çeşitlilik içinde özgür olmasından bahsediliyor." 

Tekfirci tefsir anlayışı ancak böyle olur! Başkan olan Allah`a şirk koşuyormuş; çünkü eşbaşkanı yok demeye getiriyor. Biri de kalabalıkları yarıp Hüda Kaya`ya “Serok! Apo`nun da eşbaşkanı yok” diye hatırlatsaydı acep ne cevap verirdi.

İsmi lazım değil bir ilahiyatçı da saydırmış… “Firavun`u, Nemrut`u, Ebu Leheb`i lanetleyen Kur`an`a iman eden bir müminin “Tek Adam Düzenine oy vermesi” inandığı kitabı çiğnemesi demektir.” Demiş ve tekfircilikte level atlamış: “Evete çağrı puta tapmaya çağrıdır”

Evet, her iki cenahta din üzerinden vuruyor karşısındakine… Şeytan "EVET" demediği için sınavı kaybetti diyenler ile Kelime-i Tevhid "HAYIR" ile başlar diyenler bana Haricilerin "Hüküm Allahın'dır" sözünü hatırlattı… Tekfirciliğin isim babası olan “hariciler kendileri gibi düşünmeyenleri yemek istediklerinde önce onları kâfirleştiriyorlardı”
Hem “evetçi” radikal cenahın hem de “hayırcı” radikal cenahın acilen bu sert dili terk etmesi gerek. Zira her ikisi de şiddetle hariciliğe ve harici akla karşı çıktığı halde günden güne karşı çıktığına benzemeye başlıyor

Ha… Diyeceksiniz ki sen evet ve hayırcılar arasında tarafsız mısın?

Asla! Elbette benim oyumun da bir rengi var. Fakat bu durum bana karşıdakine hakaret etme, onu kâfir ilan etme hakkı vermez.