Dudaklarına tutturmuşlar bir ‘yaşam tarzımıza müdahale ediliyor` emziği, emdikçe emiyorlar.
Nedir sizin yaşam tarzınız?
Keçisi çalınan imamı “İmam keçi çaldı” diye haber yapmaksa yaşam tarzınız, müdahale ederiz beyler!
İkna odalarında başörtülü kızların örtülerine saldırmaksa, peruk takmaya zorlamaksa, kışlalara başörtülü anneleri, kız kardeşleri, eşleri; sakallı babaları, kardeşleri almamaksa yaşam tarzınız, gayrı yeter artık! Müdahale ederiz.
Yaşam tarzınız başörtü ile okumak istediği için kelepçelemek ise Filiz Beyaz`ı ya da hamile bir kadını (N. Canan Bezirgan) tekmelemek ise yaşam tarzınız, emin olun annelerimiz siz tekmeleyesiniz diye kız çocuğu doğurmadı, doğurmayacak.
Saçma sapan komedi filmlerinde Kutsal kitabımızla dalga geçmekse tarzınız; sakallıyı, üçkâğıtçı, fırıldak göstermekse… ! Artık yetti, size müdahale ederiz.
Sınavlarda dereceye giren başörtülü kızın ödülünü vermemekse, Müslüman iş adamını fişlemekse, halkın oyları ile seçilen başörtülü milletvekiline “seni burada istemiyoruz” demekse ve “dışarı, dışarı” diye höykürmekse yaşam tarzınız; ister kusura bakın ister bakmayın! Müdahale ederiz ve hukukumuzu siz beyaz ve jakoben elitlerin çiğnemesine izin vermeyiz.
Biliyorum yüksektesiniz, halk ile eşitlenmek gururunuza dokunuyor. Ama sırtına basarak yükseldiğiniz o halk, sizi artık sırtında taşımak istemiyor. Ya edebinizle halkın sırtından inin ya da sırtından düşünce halkın, “yaşam tarzıma dokunuyorlar” diye bağırıp çağırmayın!
Bu ülkenin insanı cumhursuz cumhuriyeti de bilir, cumhurun maraba muamelesine uğradığı yılları da… Artık fehm edin! Ne siz bizim saygıdeğer efendilerimizsiniz, ne de biz sizin marabalarınızız. Bu ülkenin Müslümanları onlarca yıl “Kunta Kinte” muamelesine uğradı, kızları Kunta Kinte`nin kızı gibi aşağılandı, dışlandı… Onlarca yıl sürdü bu zulüm öyküsü…
Evet, bu öyküde “beyaz adamın yaşam tarzı zulmetmek üzere kurulu” idi, siyahilerin hikâyesi ise zulme uğrasa bile zalime boyun eğmemekti. Artık birileri sizi uykudan uyandırsın! Karşınızda Kunta Kinte yok! Hakkını-hukukunu bilen ve bunu savunmada oldukça kararlı devasa bir kitle var. Ya saygı duyar ve zulüm üzerine kurulu yaşam tarzınızı değiştirirsiniz ya da bu diyardan gidersiniz.
***
7-8 Ocak tarihlerinde yapılan Açık Öğretim Lisesi /Mesleki Açık Öğretim Lisesi 1'inci dönem sınavlarındaki bir soru vardı ki evlere şenlik.
Sorunun üstünde bir tablo var, tabloda "Oylarınızı Atatürk ve İnönü'nün başkanlık yaptığı partiye veriniz!" deniliyor ve öğrencinin deyimi ile kazık(!) soru geliyor;
"Yukarıdaki afiş hangi partiye ait olabilir?"
A)Anavatan Partisine
B)Demokrat Partiye
C)Cumhuriyet Halk Partisine
D)Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine"
Ne zor soru değil mi! Öğrenci şok olmuştur, değil mi?
Soruyu soranların kastı genç zihinlerde bir CHP sempatisi oluşturmaksa biraz da biz katkı sunalım!
Mesela, seneye “1950 yılına kadar tek başına girdiği bütün seçimleri kazanan,1950`de başlayan çok partili hayat sonrasında girdiği hiçbir seçimi (1973 hariç) kazanamayan ve tek başına hiçbir dönem iktidar yüzü görmeyen parti hangisidir?” diye sorulabilir.
Sonraki yıl, “lideri kaset skandalı ile koltuğunu kaybeden parti hangisidir?” diye de sorulabilir. Sizin amacınız zihinlere CHP sempatisi yerleştirmekse bunun yolu sınav soruları ile algı oluşturmak değildir. Yolu bellidir! CHP halkın dini ile örfü ile kültürü ile tarihsel mirası ile arasını düzeltirse operasyona gerek kalmadan CHP algısı da değişir. Başka da yolu yok zaten.