Şehirlerin üstüne bomba yağdırmak,

Kadınların namusuna pençe uzatmak,

İnsan kemiklerini kaval niyetine kullanıp ‘direniş türküleri çalmak`…

Bu bizim ahlakımız değil!

Bu bizim töremiz değil!

Esed`in saltanatının bekası için Halep`in kundaklık bebeleri ölüyorsa, annelerin göğsünde süt kuruyorsa söz bitmiştir. Şüphesiz vahşete kılıf bulmak isteyen bulur! Zaten tarih, dikta rejimlerin katliamlarını haklı kılmak için kullanageldiği argümanları yek yek kaydetmiştir.

Misal…

Hz. Musa, Mısır devlet başkanı Firavundan halkının özgürlüğünü talep edince (Araf-105) Firavun yandaşlarının verdiği akla bakar mısınız?

Köleleştirilen halkının özgürlüğünü isteyen Hz. Musa`nın talepleri bir anda dezenformasyona ve manipülasyona uğratılıyor ve rejim güçleri tarafından haklı talepleri bastırmak için yeni bir argüman geliştiriliyor: "Sizi yerinizden çıkarmak istiyor."(Araf-110)

Evet, maksadınız hayra hizmet etmek olursa elbette delil bulursunuz; ama şerre hizmet etme niyetinde olduğunuzda ona da delil üretecek yanaşmalar elbette vardır.

Fakat yanaşmalar bazı sorular karşısında terlerler.

Örneğin Hz. Ali`nin hariciler ile olan mücadelesini hepimiz biliriz ve geleneksel İslami çizgi bu mücadelede kesinlikle İmam Ali`yi haklı bulur. Tarihin kalbine şöyle bir soru bıraksak nasıl olur acaba!

Hz. Ali (velev ki zor durumda olsa bile) Hariciler ile savaşırken, Bizans`tan yardım ister miydi? Milyonda bir olsa dahi böyle bir ihtimal olabilir mi? Onu da bıraktım Bizans Hz. Ali`ye “Sana yardıma gelelim” deseydi İmam ne cevap verirdi?

Ya da tersinden soralım: Hariciler sırtını Yahudilere verip İmam`a karşı savaşır mıydı? Evet, öfkeli idiler, dini korkunç derecede yanlış yorumluyorlardı; ama sırtlarını İslam düşmanlarına da vermezlerdi diye düşünüyorum.

Bir örnek de Osmanlıdan verelim!

Fatih`in küçük oğlu Cem Sultan ile Beyazıt arasında yaşanan taht kavgalarında yenilen Cem Sultan bir süre Rodos şövalyelerinin elinde kalır. Orada Sultan Beyazıt`a gönderdiği mektupta inançlarına sıkı sıkıya bağlı olduğunu; ama kâfirlere sığınmak zorunda kaldığı için üzgün olduğunu yazar. Üzüntünün nedeni Rodos şövalyelerinin elinde Müslüman kanı olmasıdır.

Dikkat buyurun! Rodos şövalyeleri ile birlik olup Müslüman avına çıkmamıştır Cem, hatta tabiri caiz ise saltanat mücadelesinden dolayı Müslüman ağabeyinden kaçmıştır. Ama yine de izzetine dokunmuştur kâfirlere sığınmak.

Kâfirlere sığınmak artık dokunmuyor ya hu! Kâfirlerin silahları ile uçakları ile Müslüman öldürmek size hiç dokunmuyor mu?

Evet, batılılar Cem sultandan faydalanmakta kararlıdır. Rodos şövalyeleri Fransa üzerinden Papa ile temas kurar.

Papa, Cem Sultan`ı Hristiyan yapmak için çok dil döker; ama Cem`in dağlar gibi bir imanı vardır. Bunu başaramayınca Osmanlıya karşı kışkırtmak ve haçlı ordusuna kumandan yapma teklifinde bulunurlar.

Bir saltanat kavgasından dolayı ömrü zindan ve sürgünlerde geçen Cem Sultan`ın imanı Padişah olma isteğinden çok çok büyüktü. Uğruna ağabeyine kılıç çektiği saltanatı elinin tersi ile reddetti.

İşte bizim ahlakımız budur!

Bizim ahlakımızda saltanat kavuğunu elde etmek için ahlaksızlık yoktur.

Peki, tarihte böyle ahlaksızlıklarda bulunanlar yok mudur?

Elbette vardır; ama onlar da bizden değildir.