15 Temmuz sonrası Türkiye karşıtı pozisyonunu netleştiren Avrupa birliğine üye ülkeleri dikkatle izledik.
Hele darbenin ilk günlerinde burunlarından soluyorlardı. Başaramamışlardı.
Her geçen gün öfkeleri büyüdü ama karşılarında oldukça sert bir lider vardı. Erdoğan`ın Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz için kullandığı “şu terbiyesize bak ‘Yaptırım uygularız` diyor. Senin her yerin yaptırım olsa ne yazar? Geç kalıyorsun geç.” ifadeleri Türkiye`nin AB`ye mesajıydı.
Bu cevaptan hemen sonra çark etmeye başladılar. Malum menfaatleri ile maymuncuk işlevi gören ilkeleri çakıştığında hep ilkini tercih ederlerdi. Yine öyle yaptılar
AB üyesi devletler Dış İlişkiler Konseyi`nde, Türkiye ile müzakerelerin sürdürülmesi gerektiği kararını aldılar. Konseydeki ülke temsilcilerinin kullandıkları cümlelerin altını biraz eşelim, kelimeleri eştiğimizde Batılının zannedildiği kadar zeki olmadığı ortaya çıkıyor.
Konseyde Almanya “Üyelik müzakerelerinin hızını korumak Türkiye üzerinde etkili olabilmek için tek yol” değerlendirmesinde bulundu. Cümle son derece net “ilişkileri kesersek Türkiye üzerinde etkili olamayız.”
Fransa Dışişleri Bakanı “Üyelik müzakerelerini askıya alarak Türkiye`yle ilişkileri kötüleştirmenin zamanı değil” dedi. Eveet, mesele neymiş? "Aslında Türkiye`ye haddini bildirmek gerek ama daha zamanı değil. Siz zamanının gelmesini bekliyorsunuz, elbette biz de hesap sorulacak zamanı bekliyoruz."
Macaristan`ın açıklaması da ilginç! “Müzakereleri askıya alırsak Geri Kabul Anlaşması`nı tehlikeye atarız.” Yani “müzakereler biterse Suriyeli mülteciler Avrupa`ya gelir ve rahatımız bozulur, rahatımızın bozulmasını istemiyoruz.”
Bir de AB`den ayrılan İngiltere`nin açıklaması var, diğerlerinden tamamen farklı. İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson “Türkiye`yi ne izole etmeli ne de köşeye sıkıştırmalıyız. Üyelik müzakerelerinin devamı ve Türkiye`nin AB`yle ilişkili kalması bizim çıkarımıza” yorumunu yaptı. Tipik bir İngiliz yaklaşımı; risksiz ve son derece diplomatik.
Üye ülkeler içerisinde Avusturya n en net olandı. 15 Temmuz sonrası düşmanlıktan ve faşist uygulamalardan hiç taviz vermediği gibi toplantı da üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını istedi.
Peki, Türkiye ne yapıyor? ve ne yapacak?
Türkiye 15 Temmuz sonrası İngilizler gibi davranıyor, Avrupalıya gülücükler saçıyor. Biz dostuz mesajları veriyor, Avrupalıya müktesebatını, demokrasisini hatırlatıyor.
Şimdilik, Fransızlar gibi zamanı bekliyor. Zamanı gelince Avusturya gibi hareket edecek. Yani “müzakere dediğin de nedir! Yemişim müzakerelerini!” deyip resti çekecek.
Son sözü şair söylesin:
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyet denilen kahpe, hakikat yüzsüz.