İsrailin bugünkü pervasızlığı bizim dünümüzde saklı.
Ümmet olarak, Arz-ı Mev’ud hayalleri kuran, tarihi yeryüzünde fesatçılık yapma tarihi olan bir zihniyetin orta ve uzak hedeflerini öngörememenin ıstırabını yaşıyoruz.
Maalesef öngörülü değiliz!
İsraile karşı boykot çığlıkları atıyoruz; ama israil Gazze’deki saldırılarını bırakır bırakmaz biz de rutinimize döneceğiz.
Siyonizmi boykot etmek bir yaşam tarzı olmalıdır.
1999 yılıydı.
Kaldığım yurdun odasına Filistinli bir genç gelmişti. Oda arkadaşımız oldu.
Abisi “sana emanet” deyince tabii ki delikanlı bir de Filistinli olunca sahip çıkmak gerekirdi.
Tarzanca ile anlaşıyoruz.
“Hadi Muhammed bir şeyler içelim” deyip bir çay ocağına gittik.
Ne içersin teklifime “Coca Cola” deyince şoke oldum.
“Cola olmaz” dedim.
“Niye yok mu?” dedi. “Var; ama ben Cola almıyorum” dedim.
Tekrar -hem de şaşırarak- neden deyince gülerek “sizin için” dedim.
Coca Cola’yı boykot etmemiz gerektiğini vücudunda israilin mermi izi olan, eniştesi şehid edilen, dahası kendisi de birkaç ay zindanda kalan Muhammed’e anlatamıyordum.
Ne var ki! diyordu.
İnat ettim. Asla ve kat’a dedim. Kendi paramla içeyim dediğinde daha da sinirlendim. Bu masaya Cola gelirse ben kalkarım deyince Muhammed kahve içmek zorunda kaldı.
Yine o dönemlerde İstanbul Üniversitesi’nde Müslüman gençliğin israili boykot için eylemliliği var. Afişler, brandalar hazırlanıyor. Üzerinde israile destek veren markaların isimleri var.
Arkadaşın biri boykot brandasını uygun bir yere asmak için geldi.
Elindeki nescafeyi uzattı “tutar mısın?” dedi
Bi nescafeye baktım bir de brandaya.
“Tutmam” dedim,
“Niye?” dedi.
“Halkı boykota çağırırken elinde nescafe ile bu işe başlaman tutarlı mı?” dedim. (Daha sert şeyler söyledim de buraya almaya gerek yok!)
Kızardı, “haklısın” dedi.
Çöpe attı kahveyi.
Bunları şunun için anlatıyorum: Bilinç eksikliğimiz var. Samimiyet eksikliğimiz var.
En önemlisi de istikrar eksikliğimiz var.
Oysa Allah müminlerden en fazla “istikrar” ister.
Siyonist teröristlerin Gazze saldırısı sona ererse yine o kanlı ürünlere dönmeyeceğimizin garantisi olmalı.
Amiyane bir tabirle ABD ve israil’e babamızın katili gözü ile bakmazsak,
Aramızda kan davası varmış gibi yaşamazsak,
İstikrarlı bir yaşam inşa edemezsek…
İşte o zaman Gazze de düşer, Sina da, Urfa da…