Sen genç adam, gördün mü sokak röportajlarını?
Gördün mü biz yeterince çalışmadığımızda çocuklarımızın nasıl zehirlendiğini?
Gördün mü kazanırsak diye başlayan cümleleri…
Nasıl da bize ömür biçen küstah cümleler kuruyorlardı.
Ne yapacaklarmış! En vicdanlıları “hepinizi yargılayacağız” diyordu. Daha şeditleri “Sizi sallandıracağız” diyordu
Peki, niçindi, kutsallarına kışkış mı yapmıştık?
Hayat düzenlerine, yaşam biçimlerine mi karışmıştık!
Hayır! Bizim hayat düzenimize karışamadıkları için bizi sallandırılması gereken yandaşlar olarak görüyorlar.
Bir mefkureleri yok! İnsanlığı kurtarma davaları yok. Bir insanın elinden tutma diye bir hayalleri yok.
Tek vaatleri, zevk ve tüketmek! Buna rağmen nasıl da yüklendiler. Nasıl da çalıştılar
Gülme, olay çok büyük!
Büyülendiler, çünkü sihirlendiler, efsunlandılar… Dünyadan kanan kana içen Talut’un ordusunun nasıl dağılma emaresi yaşadığını bilmez misin?
Hani Talut büyük bir ordu ile Calut’un Tağuti saltanatını yıkmak için harekete geçmişti de önlerine çıkan nehir ile imtihan olmuşlardı.
“Tâlût, askerlerine;
–Muhakkak ki Allâh, sizi bir nehirle imtihân edecektir. Buna rağmen kim ondan içerse artık benden değildir. Eliyle bir avuç içtiği müstesnâ, kim de ondan (izin verilenden fazlasını) tatmazsa, işte şüphesiz o bendendir!
Fakat içlerinden pek azı müstesnâ, hepsi ırmaktan (kana kana) içtiler. Tâlût ve iman edenler, beraberce ırmağı geçince:
–Bugün bizim Câlût’a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur!” dediler.
Sen, ben dudaklarımızı şu akan nehre, dünyaya dayarsak işte adına muhalif denilen çocuklar böyle efsunlanır.
Hamdolsun o nehirden (dünyevileşmeden) içmeyen, dudağına dünya hırsı değmeyen salih insanlar halkı ikna etti.
HÜDA PAR tabanı, tarikatlar, gruplar… Kısacası bu halkın gerçek dindarları nehirden içmediği için bu zor yolda halkı mobilize edebildi.
Seçim bitti!
Büyük yıkım projesinden yara bere alarak da olsa kurtulduk
Önümüzde 5 yıl var!
Gece gündüz tebliğ ve davetle geçmesi gereken 5 yıl!
Bir gencin imanını kurtarma kavgası vermenin zamanını iyi kullanamadık diye az daha üzerimizden buldozerle geçeceklerdi.
“Ah davam” diyen gençler çok çalışmayınca “ah ayfonum” diyen gençler sonumuzu getirir!
Kalkın ayağa!!
Gençlerin elinden tutun Allah’ın bizleri yeryüzüne “adil şahitler olmak” ve “imar için” görevlendirdiğini anlatın!
Davamız nehirden (dünya zevklerinden) kana kana içme davası değildir.
Her devrin bir Calut’u vardır. Bu devrin Calut’u küreselciliktir. Nesli telefonla, tabletle, cafelerde latte içmekle, kız tavlama peşinde koşturmakla helak eden Calut!
Ey HÜDA PAR’lılar, ey Peygamber Sevdalıları biz bu nehirden içmeyeceğiz!
Bedeli ne olursa olsun içmeyeceğiz!