Hz. Muhammed’in(S.A.V) peygamber olduğuna dair en önemli delil hiç şüphesiz yaşantısıdır. Yaşamına dair o dönemden kalma ya da sonraki dönemlerde Hz. Muhammed’in çelişki içinde kaldığı yönünde bir iddia yok. Yani başkalarını sevaba çağırırken kendisi günaha meyilli olmamıştır. Ordusu savaşırken kendisi bir gölgelikte savaşın seyrini beklememiştir. İnananları ile iç içe olmuş ve suikastlara, öldürülmelere açık bir şekilde yaşamıştır. Peygamber olmayan biri ve dünyevi ihtirasları da varsa can güvenliğine azami gayret gösterirdi. Oysa Hazreti Muhammed Allah seni insanlardan koruyacaktır.” (Maide, 67) ayeti nazil olduktan sonra güvenliği tamamen terk etmiştir.

Peygamber olmayan -dahası amaçları olan birinin- bu kadar düşman ile çevrili iken yüzlerce korumasının olması gerekmez miydi?

Bütün tarihi metinlerde insanların rahatlıkla Hz. Muhammed’e (as) ulaşabildiği geçer. Peygamber değilse bu kadar kolay ulaşmak mantıklı mı?

Nimetleri paylaşırken kendini merkeze almayan Hz. Muhammed(as), iş ibadet yapmaya gelince kendini  en merkeze alıyordu.

Peygamber olmayan bir kişi -eğer amacı toplumu kandırmaksa- nasıl olur da yıllarca gece yarılarına kadar ibadet eder.

Hiçbir eşi onun hakkında konuşurken, namazı çok da önemsemezdi(hâşâ) demiyor.

Peygamber değilse ve ömrü rol yapmakla geçmişse

Sanırım yukarıdaki 3 basit soruya mantıklı bir cevap verilemiyor. Çünkü son peygamberdi.

Devam edelim…

Hz. Muhammed’in iddiaları da O’nun (sav) peygamberliğine delildir.

Mesela;

Mescid-i Harâm ile Mescid-i Aksâ arasındaki uzaklık o günkü koşullara göre 2 aylık mesafe idi.

Peygamber değilse; akıllı bir kişi hem de düşman onu psikolojik olarak boğmaya çalışırken onun deli olduğuna dair propagandalar sokak sokak dolaşırken ben “bu gece Mescid-i Aksâ’ya gittim” der mi?

Bu o kadar farklı bir iddia idi ki Hz. Ebu Bekir dışındaki taraftarları bile “o dememiştir” şeklinde akıl yürütmüştür.

Hz. Muhammed (as) her ne kadar güzergahı en ince ayrıntısına kadar anlatsa da “bu akşam Mescid-i Aksâ’ya gittim” iddiası taraftarları için sarsıcıdır. Çünkü bu iddianın ispatı oldukça zordur ama Kur’an’da belirtildiği üzere Hz. Peygamber hem de en zor dönemlerinde “ben Mescid-i Aksâ’ya gittim” diyerek Mekke Şirk kadrolarının yoğun propaganda yürütmesinin önünü açıyor.

Peki peygamber değilse Hz. Muhammed neden kendini zora sokacak böyle bir iddiada bulundu?

Devam edecek