Müslümanların az da olsa bir kısmı kendi çağının koşullarına gelme konusunda zorlanıyorlar.
Dinin “beslenebilirsin” dediği örf boyutunu sabitleştirdiği için kendi zamanına ulaşamıyor.
Oysa Müslüman kendi zamanının çocuğudur.
Tarih boyunca din algısını yenilemediği için çamura saplanan bir türlü ileriye doğru yol alamayan kişiler, topluluklar olmuştur. Ümmet onların merkeze ulaşmasına asla izin vermemiştir ama topluluk olarak bile var olmuşlardır.
Mesela Hariciler..
İbadetleri çok ihlaslı olabilir, ruhları tertemiz olabilir…
Ama beyin ve algılama biçimi tertemiz değilse bu cahilin ibadeti hükmüne girer.
Hazreti Ali’nin ordusunda bunlardan binlercesi vardı. Hz. Ali’nin belini bükmüşlerdi.
Dini algılama biçimi olarak bugün de o çizgide bulunan az ya da çok Müslümanlar vardır.
Bugün ümmet olarak asıl sorunumuz dini anlama biçimimizin vahye uyup uymadığıdır.
Kendimizi düzeltmemiz gerekir.
Çeçen cihadının en hararetli olduğu yıllarda İstanbul’da oldukça dindar 2 genç ile tanışmıştım.
Mevzu Çeçen cihadına geldiğinde bir de baktım ki mücahitlerden nefret ediyorlar.
Çeçen mücahitleri azgın görüyorlardı. Ne korkunç bir şey! Vatan iman kavgası verirken bir de iftiralara uğramak!
Neyse devam edelim…
Mücahitlerden nefret ediyorlar ama bu 2 gencin namazına, ihlasına, ibadet ve taatına diyecek yok.
Dahası Rus yanlısı falan da değiller.
“Peki siz cihad ameline mi karşısınız?” dedim.
“Hayır” dediler. “Cihad Allah’ın emridir.”
Uzun uzun konuştuk.
Sonrası şu: Bu gençler Çeçenistan’da bir Şeyh’e bağlılar. Şeyh müritlerine Mehdi çıkmadan cihad etmek haramdır diyormuş. Hatta cihad edenler Mehdinin gelmesini geciktiriyormuş! Bundan dolayı Çeçen cihadına karşı çıkıyorlarmış. Kendileri de Mehdiyi getirtmek için susuyorlarmış. Korkudan ya da Rus sempatisinden değilmiş!
“Ee Mehdi nasıl biridir? Nerden biliyorsunuz belki de Mehdi şu an Çeçenistan’da cihad ediyor” deyiverdim. Kendi silahları ile vurmak istiyordum yani; ama onlar da tedbirliydi.
Başladılar Mehdinin özelliklerine…
Sağ eli demirdenmiş. Boyu bilmem kaç metreymiş. Rivayetlerde geçiyormuş.
Ben sağ eli demirden deniyorsa muhtemelen kasıt güçtür. Yani eğer rivayetler sağlamsa muhtemelen buradaki sağ elinin demirden olması onun gücünü simgeler, deyiverdim. Aslında hadi ortak bir yerde uzlaşalım, cihada destek verirseniz, oradakilerin sağ eli demirleşir hesabındayım; ama yok!
Anında reformculukla itham edilince şunları dedim:
“Vallahi Allah şimdiye kadar bir kadının karnında sağ eli demirli bir insanın doğmasını murat etmedi. Çünkü O’nun(cc) bir sünneti vardır ve bu sünnete göre bir kadın ve bir erkekten doğanların hiçbirinde metal parçalar olmaz!”
Din anlayışınız değişmese ilmin kapısı Hz. Ali’nin, Allah’ın indirdiği ile hükmetmediğini sanırsınız, Vatanlarını savunan iman abidelerini fesatçı sanırsınız… İhtilaflı bir rivayet üzerinden toplumun sosyal hayatını düzenlemeye kalkar, kanaatlerinizi herkese dayatmaya kalkışırsınız.