“104 yaşındaki hasta koronavirüsü yendi” cümlesini sıklıkla duyuyoruz ve farkında olmadan “koronavirüsü yendi” sözcüğünü biz de kullanıyoruz.

Oysa bizim medeniyetimizde şifa vardır. Öyle ki biz hastane demez şifahane derdik. Yani merkezde hasta ya da hastalık değil şifa vardır, kuruma adını veren şifadır.

Niye “koronavirüs tedavisi gören hasta şifa buldu” yerine “koronavirüs tedavisi gören hasta virüsü yendi” diyoruz, yani merkeze şifayı değil de yenmeyi yerleştirdik biliyor musunuz?

Çünkü sekülerizmin dayatmasına boyun eğiyoruz ve çoğu kez boyun eğdiğimizin farkına bile varamıyoruz.

Farkına varamıyoruz çünkü kendi medeniyetimizin devleti yok, kendi medeniyetimizin kurumları kendi medeniyetimizin engin birikiminden beslenmiş insanı yok.

Bizi kim yetiştirdi? Bizi İslam medeniyeti mi yetiştirdi? Hayır.

O halde her meselede kafa patlatmalıyız. Madem tecrübi bir belleğimiz yok/kalmadı, madem kavramlar üzerinden dini olanın yok edildiği ve içinin boşaltıldığı bir dönemdeyiz o halde çok dikkatli olmalıyız.

Dilde İslami olan her şey silinip atılıyor.

Artık şifa bulmuyoruz virüsü yeniyoruz artık nurlar içinde uyumuyoruz, ışıklar içinde uyuyoruz.

Meramımı tam olarak aktarabilecek miyim bilmiyorum. Laik devlet kavramı sanırım yerine oturdu ve kanıksandı şimdi hızla laik insan hedefine doğru yürüyoruz.

Laik insanı gerçekleştirmeye çalışanlar baskıcı yöntemler kullanmıyor. Kafamıza tokmakla vurmuyor, kelimeciklerle bizi alt ediyorlar, bundan dolayı alt edildiğimizin farkına varamıyoruz. İnsanın en zayıf olduğu hastalık hallerinde bile dua etmemiz köylülük olarak değerlendiriliyor.

Sosyal medyada öyle bir baskınlar ki nefes aldırmıyorlar.

Koronavirüsün aşısını bulamadığı için İmam Hatipler kapatılsın bile diyebilecek kadar pervasızlar. Aslında “ey bilim adına Allah’a -haşa- savaş açanlar! ey bilimi putlaştıranlar bak ne kadar aciz kaldınız” dememiz gereken bir dönemde bile dua ile bu iş olmaza getirtiyorlar.

Ve bu cümleleri kuranlar hızla baskın gelmeye başladı. Müslüman aydınlar bile bilimi tazim etmeye başlıyor ve İmam Hatipler olacağına keşke Bilim Liseleri’miz olsaydı demeye başladı.

Saçmalıkta Nirvana’ya tırmanan bir Müslüman aydın!

Dünyanın en ahmakça kıyası! Neden Bilim Lisesi’nin karşısına İmam Hatib’i yerleştiriyorsun ki! Bilim Lisen de olsun Fen Lisen de olsun İmam Hatip’te olsun… Ne olur yani!

Gerçek bir aydın “biz bale okullarından, opera sanatçılarından, konservatuvardan ya da ne bileyim heykeltıraşlardan koronaaşısı üretmesini bekliyor muyuz ki siz İmamlardan ya da öğrencilerden aşı üretmesini bekliyorsunuz” demelidir. Ama diyemiyorlar çünkü sekülerizmin mahalle baskısı bir hortlak gibi boğazlarını sıkıyor. Nefes aldırmıyor.

Farkında değiliz ama hepimiz sekülerizme sempati beslemeye, o kayığa binmeye başladık.

Rabbim şu Ramazan ayında uyananlardan ve kendi kavramlarına sahip çıkanlardan, meselelere ferasetle bakabilenlerden eylesin.

Ramazan ayınız mübarek olsun.