Otobüse, metroya, tramvaya bindiğimizde kafasını telefona gömmüş binlerce genç görüyoruz.

Kulaklarında kulaklık dalmışlar bir şeylere…

Özellikle orta yaştaki insanlar olarak bu gençleri anlayamıyoruz. Oysa karşımızda artık üstesinden gelinemeyecek bir gerçeklik varken biz “yargılamalarda bulunarak” zaman kaybetmeyi tercih ediyoruz.

“Yok yok, bizim zamanımızda böyle değildi.”

Aristo’dan bu yana kullanılan ve kendini zamanın bir dilimine hapseden bir bakış açısı yukarıdaki cümle.

Müslüman birey –yaşı ne olursa olsun- kendini herhangi bir zaman dilimine hapsedemez.

Teknolojik gelişmeyi ve dönüşümü “çağın sorunu” olarak görme yerine internet ve sosyal medya üzerinden yaşanan şu sosyokültürel değişimi “çağın fırsatına” dönüştürme çabasında olmak gerekir.

Kabul edin ya da etmeyin dünya artık internet çağında. Dünyanın yüzde 60’ı internet kullanıyor. Türkiye’de bu oran yüzde 74.

4 milyar insan her gün Youtube’ta video izliyor. Siz Youtube’ta hikmetle hakkı öğreten, hayra davet eden video içerikleri hazırlamazsanız başkaları sizin yerinize içerik hazırlar ve fenomen olur.

Türkiye’de Youtuber denilen hesaplara baktığınızda, içeriklerini izlediğinizde bu sahayı ne kadar boş bıraktığımız daha iyi anlaşılır. 

Peki, Facebook veya Twitterda durum farklı mı?

Hayır, zamanın ruhunu kavrayamadık.

Yeni olan her şeye tavır takınma yerine onun içeriğini dolduracak ve onu hayrı yükseltmede bir araca dönüştürmeliyken…

Hayır! Kaos aracına dönüştürdük.  Kamplaşmanın aracı değildir Facebook, Twitter…

“Ya hayır konuş ya da sus” prensibi gereği hareket etmeliyiz dersem “ama ben zaten hayır için eleştiride bulunuyorum” diyecek nefislerimiz.

Bizim medeniyetimiz eleştiri karşıtı bir medeniyet değildir, biz anarşizme karşıyız. Anarşizm yerine bir şey koymadan eleştirir İslam medeniyetinde ise eleştirinin yanında çözüm de vardır.

İçinde çözüm olmayan yüksek sesli her eleştiri farkında olmadan anarşizme kapı aralar.

Şüphesiz rasyonalizmin bu kadar yüceltildiği,  eleştirmenin bu kadar övüldüğü şu zaman dilinde eleştirinin nasıl olması gerektiği ile ilgili bu satırlara da eleştiri gelecektir.

Fakat incelik şurada: İslam dünyasının kamplara ayrıldığı, milliyetçiliğin hızla ırkçılığa evrildiği, mezhepçilik üzerinden fay hatlarının döşendiği şu zaman dilimi ve zeminin şartları kendi fıkhını oluşturur.

Normal zamanlarda alkışlanacak bazı eleştiriler başka zaman dilimlerinde insanların moralini bozan, birliği dağıtan araçlara dönüşebilir.

Biz sosyal medyayı Hakk’a çağırma, iyiliği büyütme aracına dönüştürmeliyiz. Birbirimizin yanlışlık ve eksikliklerini faş etme, oradan kendimize adamlar devşirme mekânına dönüştüremeyiz.

Bizim itikadımıza göre kâğıt da kalem de klavye de hikmet ve hizmet için kullanılmalıdır.

Biz sosyal medyayı yanlış kullanırsak, hikmet merkezli bir dünyanın inşası için kullanamazsak metroda, tramvayda kulağında kulaklıkla yolculuk eden genç izlememesi gereken videoları izlemeye devam edecek.

O halde ey delikanlı ayağa kalk ve bana Allah’ı hatırlatacak bir video hazırla!